Enrique dizide Go do mi'nin içinden geçenleri duyabiliyordu. Çok garipti dok mi'nin düşünceleri onun yansıması gibiydi sanki... Böyle 6. his (mi?) herkese verilmeli bence. |
28 Nisan 2014 Pazartesi
FLOWER BOY NEXT DOOR // ŞEHİRLİ RAPUNZEL
Biane.. Yine bir tanıtım yazısı ile karşınızdayım.. Yeni bitirdiğim bir dizi hakkında olacak
bu yazım. Yine bir kore dizisi adı da ''Flower boy next door''..
başroldeki kız; Go dok mi beni çok etkiledi gerçekten onda bir nevi kendimi
buldum diyebilirim ama sadece yazar yönünü ,duygularını yazıya dökerek
anlatmasını.. diğer özelliklerini
onayladığımı söylemiyorum ama kendimi de biliyorum bir karakterde özenilmeyecek
ne varsa ona özenirim ben .. Go dok mi'nin de sonsuz sessizliği, yüzündeki
geçmeyen hüzün beni çok etkiledi.
25 Nisan 2014 Cuma
GÖRDÜKLERİM, YORUMLADIKLARIM, YAŞADIKLARIM
Bu yazımın konusu '' Üniversite hayatımdan inciler'' nerden esti böyle bir şey yazmak bilmiyorum ama sabah kalktığımda aklıma ilk gelen buydu. Yazıya dökmeye karar verdim. Artık nasıl bir rüya gördüysem hatırlamıyorum.. NOT: Rüya hatırlayamamak dünyanın en berbat şeyi..
Hepimiz biliyoruz ki üniversitelerdeki bazı alışkanlıklar, davranışlar herkes için ortak ama bazen bazı şeyler oluyor ki pes diyip görmemezlikten gelemiyorum. Ama hoşlandığım şeyler de var tabii.. Kendimi her zaman olumsuzluklardan ve olumsuz insanlardan uzak tutmaya çalışıyorum.Şimdi gelelim benim okul hayatımdan kesitlere..
1-Bölümümden bile olmayan ama ortak derslerde imza isteyen insanlar (Daha dur adını bile bilmiyorum..)
2-Önceden arkasından konuştuğu kişilerin şimdi kankasıymş gibi davrananlar (Bu durum bana ''sen bunları yap ama keşke ben ne söylediğini bilmeseydim'' dedirtiyor)
3-Uzun ders araları çamlıkta aşırı çay tüketimine mecbur ediyor. ve dersin vaktinden erken bitmesi de bunun için geçerli.. benim gibi çok çabuk acıkan birinin bazen öğleyi beklemesi çok zor olabiliyor..
4-Her sabah ''çantama neden kitap atmadım ki '' düşüncesi. Bunu sabahları kalkamayan arkadaşım için yazıyorum o kendini biliyor.. Ama allahtan artık ne zaman gelip gelmeyeceğini sezebiliyorum da hazırlıksız yakalanmıyorum..
5- Ders notları sorunu. Notlarımı en yakınlarıma bile vermem kafasında olanlar.. sanarsın ki gizli hazine saklıyor. En aklımın almadığı şeylerden biri lafını bile etmem not mu ne? der verir geçerim
6- Malumunuz Yeditepe Üniversitesinde okuduğum için hiç ağaç, temiz hava sıkınıtısı çekmiyorum.Okulun en güzel özelliklerinden biri de bu bence. Kalabalıktan sıkıldığım zamanlarda ya da kafamın yine neye attığını anlamadığımda kendimi direk çimlere vuruyorum.. Kuytu ağaç gölgeli banklarda oturuyorum, müzik dinleyip kafamı dinliyorum.. Değişik resimler çekmekten de büyük keyif alıyorum. İnsanların verdiği huzursuzluğu en iyi uzaklaştıran şey doğanın kendisinden başkası değil.
Hepimiz biliyoruz ki üniversitelerdeki bazı alışkanlıklar, davranışlar herkes için ortak ama bazen bazı şeyler oluyor ki pes diyip görmemezlikten gelemiyorum. Ama hoşlandığım şeyler de var tabii.. Kendimi her zaman olumsuzluklardan ve olumsuz insanlardan uzak tutmaya çalışıyorum.Şimdi gelelim benim okul hayatımdan kesitlere..
1-Bölümümden bile olmayan ama ortak derslerde imza isteyen insanlar (Daha dur adını bile bilmiyorum..)
2-Önceden arkasından konuştuğu kişilerin şimdi kankasıymş gibi davrananlar (Bu durum bana ''sen bunları yap ama keşke ben ne söylediğini bilmeseydim'' dedirtiyor)
3-Uzun ders araları çamlıkta aşırı çay tüketimine mecbur ediyor. ve dersin vaktinden erken bitmesi de bunun için geçerli.. benim gibi çok çabuk acıkan birinin bazen öğleyi beklemesi çok zor olabiliyor..
4-Her sabah ''çantama neden kitap atmadım ki '' düşüncesi. Bunu sabahları kalkamayan arkadaşım için yazıyorum o kendini biliyor.. Ama allahtan artık ne zaman gelip gelmeyeceğini sezebiliyorum da hazırlıksız yakalanmıyorum..
5- Ders notları sorunu. Notlarımı en yakınlarıma bile vermem kafasında olanlar.. sanarsın ki gizli hazine saklıyor. En aklımın almadığı şeylerden biri lafını bile etmem not mu ne? der verir geçerim
6- Malumunuz Yeditepe Üniversitesinde okuduğum için hiç ağaç, temiz hava sıkınıtısı çekmiyorum.Okulun en güzel özelliklerinden biri de bu bence. Kalabalıktan sıkıldığım zamanlarda ya da kafamın yine neye attığını anlamadığımda kendimi direk çimlere vuruyorum.. Kuytu ağaç gölgeli banklarda oturuyorum, müzik dinleyip kafamı dinliyorum.. Değişik resimler çekmekten de büyük keyif alıyorum. İnsanların verdiği huzursuzluğu en iyi uzaklaştıran şey doğanın kendisinden başkası değil.
Yine bir kafamı dinleme seansımda bu kedi bana arkadaşlık etmişti. pat diye masamın üzerine çıkıp bilgiçce takılmıştı orada bir süre.. çok tatlıydı. |
Güneşin tadını çıkaran bir köpekcik :)) |
23 Nisan 2014 Çarşamba
NİSAN BİTMESİN,SORUMLULUKLAR,VAZGEÇEMEDİKLERİM.
Ben bu aralar yine fena sıkışığım. Tabi her türlü koşulda rahatlığımdan ödün vermem o ayrı da.. beni asıl yoran şey beynimi kemiren düşüncelerim. Nasıl oluyorda bedenim hareketsiz kalırken düşüncelerim beni köşeye sıkıştırıyor? Bende İşlerimi en son güne bırakma düşüncesinin verdiği korku ile harekete geçiyorum. Sorumluluk almaktan nefret ediyorum. Çünkü yapmam gereken şeye öyle bir odaklanıyorum ki bu da beni depresyonik bir ruh haline sokuyor.. Neyse kafayı iyice yemeden yine kendime özgü pasif sosyalliğimi korumam gerek. Şu an bu yazıyı yazarken bile yarın sabah nasıl kalkacağım diye içime içime üzülüyorum. Durum hiç iç açıcı değil anlayacağınız.. Bu ruh halimi bir kaç resim ile toplayacağım ama durun.
veee Hermonie'nin zaman döndürücüsü.. Kendimizi azkaban tutsağında falan hissettik bir an... Hala kendime alamadım ayrıca çok üzgünüm.. |
16 Nisan 2014 Çarşamba
BAZI ŞEYLER....
Onu daha önceki yazılarımdan da tanıyorsunuz.. Sadece sesini sevmeye çalıştığım insan kim hyun joong... ama ne yazık ki mükemmel de görünüyor.. |
Tüm albüm kapaklarını paylaşasım geldi şimdi... Aman Bensu diyorum sadece.. Seviyeyi koru... Müthiş şarkıların adamı ya gerçi hareketli şarkıları bana bile çok pop ama slow tercihim daima... |
13 Nisan 2014 Pazar
NE İZLEDİM-1 : FROM ME TO YOU // KIMI NI TODOKE
Merhaba.. Bloğum tanıtım bloğu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor hayırlı olsun. Millet şu günlerde festivallerde eğlensin Coachellalar havada uçuşsun ben burada oturup ne izledim yazısı yazayım haksızlık değil mi şimdi bu? Bende benim dünyam böyle de mutluyum der kaparım bu konuyu o zaman (TESELLİ BULAMADI) Neyse bugün size bahsedeceğim şey; ilk animem, vazgeçemediğim Kimi Ni Todoke'nin film versiyonu. Animesi kadar doyurucu olmasada son derece mutluluk vericiydi. Başroller sawako ve kazehaya tıpatıp aynıydı. Onları görünce yine içim sızladı. Sawako'nun saflıkta sınır tanımaması Kazehaya'nın en az 2 boyutlu hali kadar etkileyici olması... Kazehayayı insan olarak hayal edemezdim görmeden önce ..
mükemmellik 3 boyutlu bir erkekte nasıl toplanabilir bu derece ya? neyse yine uzattım toplayamıyorum
Animeside ayrı bir tatlıdır ve her zaman favorim olarak kalacaktır.. Film eleştirimi de en sona saklamak istedim. Birazcık animeden spoiler olacak ama filmin sonu çok havada kalmış gibiydi. Özellikle kesilen birbirinden güzel sahneler nedeniyle.. Film çok güzel tamam sonuçta 40 bölüm animeyi 2 saate nasıl sığdıracaklar onu da anlıyorum ama siz o noel sahnesini nasıl koymazsınız ya gözlerim son 1 dakikaya kadar o sahneyi aradı durdu. Ayrıca sawakoda fazla akıllıydı animeye göre.. Hani diyorum bari sawakonun kazehaya için ördüğü şapkayı araya sıkıştırsaydınız ...neyse sustum. Ama yine de güzeldi.. izlediğime çok çok değdi. Benden de şimdilik bu kadar bir dahaki tanıtım yazıma kadar -ne zaman olur meçhul ama- görüşürüzz
5 Nisan 2014 Cumartesi
MEKTUP, BAHAR VE DAHA BİR ÇOK GÜZEL ŞEY..
Merhabaaa... Havaların dengesizliği ile değişen ruh halimden bildiriyorum; mektup arkadaşlığım, k-pop ve yeni sezonun güzellikleri.. Hazır baharın gelişi ile okulu asmaya çalışan iç sesim.. Hepsi ile uğraşmaya çalışıyorum.
Zarfın içinden çıkanlar.. çok şanslıyım gerçekten:) çok tatlı hepsi.. |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)