Bu aralar yine değişen ruh halimle başbaşayım. Böyle bir mutlu biraz sonra mutsuz.şeklinde. Ama eşsiz hayalgücümle hepsinin üstesinden geliyorum. Ne güzel bir hayalgücüm var benim ya..
Bu aralar gerçek olmayan dünyalarda geziyorum.Arkadaşımın önerdiği japon bir youtuberdan sonra (adını japonca harflerden oluştuğu için buraya yazamıyorum sorry) ivme kazanan japon kültürü, yemekleri animeleri sevgim var. Bilen bilir japoncuklar pek ilgimi çekmezdi. Bu zamana kadar da bir anime izledim ama hala etkisinden çıkamadım o ayrı. Ayrıca damak zevkleri de pek bana göre değildi ama o youtuber öyle bir yiyorki videolarında tam canını çektirmelik.. namussuz.
Sanırım tatilden de sıkılmaya başladım haha hoşgeldin bensu bende ne zaman sıkılacaksın diye bekliyordum diyor iç sesim. Bu yazıyı da öyle plansız öyle aklıma ne gelirse şeklinde yazıyorum ki, maksat şu an ki anımı değerlendirmek. Boş kaldığım her an benim kendimi sorguya çekmem demek çünkü.
Geçen bir bu hevesim de eksik kalmasın diye bir şushı deneyeyim dedim. Eğer şu an suratımı görüyor olabilseydiniz düşüncelerimi ben daha anlatmadan anlardınız. Hiç benlik değil ama hiç yenilmeyecek gibi de değil çubuk kullanmakta da pek iyi olmadığımdan resimlik bir artistlik yapayım dedim ama az daha rezil oluyordum valla. Neyse neyse kapanmasın bu sayfa da benim pek denemeye niyetim yok daha, sadece sushı için diyelim bunu tabii. yeni lezzetler denemeye her zaman açığımmm..
Hadi iyi gecelerr.
31 Ocak 2014 Cuma
29 Ocak 2014 Çarşamba
BİR ÇARŞAMBA KLASİĞİ..
Çarşambaları en sevdiğim gün. Klasik bir ev günü. Bugün de her zaman olduğu gibi kitaplarımı ve bilgisayarımı önüme çekip bütün günümü onlarla geçireceğim. Dün bir takım aksaklıklardan dolayı tamamlayamadığım spirited awayi bitireceğim. Aynı zamanda mektubumu yazmaya başlamalıyım.(son günlerin en sevimli haberi bu benim için mektup arkadaşı buldum) Ayrıca dünkü rüyamdan sonra yeniden değişikliğe aç bir insan haline geldim. Yine kendimde köklü bir değişikliğe ihtiyacım var. Akıcı bir dizi-film izleme günü için abur cubur alışverişini de unutmamam gerek. Bugün de ben böyleyim işte.
Eskilerden bir resim. Bensu market alışverişinde. Polaroid fotoğraftan direk çektiğim için netliği fazla değil ama olsun. Dursun burada. :)) Sevgiyle kalın. |
27 Ocak 2014 Pazartesi
GERÇEKLERLE YÜZLEŞME!
Hayır hayır 1 hafta sonra derslerin başlayacağına inanmıyorum. Hiç bir güç inandıramaz beni buna.. Yani sen şimdi bu güzel rahatlığını bırak neyse ya neyse.. Büyük değişimler geçiriyorum. Tatilin bitmesine kalmış şurada 6 gün ben hala sıkılmadım Şimdiye çoktan güzel okulumun yolları taştan diye ağlamaya başlamıştım. Şaka bir yana kendimi psikolojik olarak da hazır hissetmiyorum.( yazar burada ciddi bir hava vermeye çalışıyor) Sonsuza kadar dizi-kitap-alışveriş üçlüsü ile yaşayabilirim. Son günlerde de kendime yakıştıramadığım davranışlar içindeyim zaten bir fangirllik bir fangirllik bıktım usandım:):) Sınanıyorum resmen.
Kahve saati. Günün en dinlendirici anı. Yeni kitaplar alınca evden hiç çıkmamayı planlıyorum. Hazır havalar da soğudu. |
Yazımı bir itiraf köşesi haline getirecek olan resim. Arkadaşlar üstte de belirttiğim gibi bu fangirllik hallerimden dolayı beni mazur görün ne olur. Valla geçici bir evre. |
23 Ocak 2014 Perşembe
GEZGİN VE ALIŞVERİŞKOLİK.
Depresyonik hallerimi bir kenara itip kendimi gezmeye ve yeni bir şeyler almaya verdim. Alışverişkolik olduğumu kelime anlamıyla kabul edebilirim. Ama gerçekte ellerim kollarım dolana kadar alışveriş yapmam. Yalnızca o gün beğendiğim parçaları alırım. ve alışverişimi günlere bölerim. Böylesi daha güzel geliyor. Neyse son 3 günümden resimlerle kendimi nasıl yenilemeye çalıştığımı anlatacağım şimdi.
Her yerde starbucks.. Kahvesiz alışveriş olur mu hiç? City's starbucks en sevdiklerimden |
Beşiktaştan bir kare. Akşamüstü saatlerini seviyorum. Hava da limonata gibiydi o gün. |
Rozet çılgınlığı.. Rozet almayalı bayağı olmuş. En son ortaokuldayken almıştım. Hey gidi... |
Bu da bugünden.. Mozaik kafe.. Çok güzel saatlerdi. |
Bu da kafeden başka bir ayrıntı. Melek figürü.. Bayılırım meleklere.. |
Çok uzun bir yazı oldu farkındayım. Ama benim de böyle bir yazı yazmaya ihtiyacım varmış demekki .. Sevgiyle kalın. |
21 Ocak 2014 Salı
RUH HALİ.
Merhabaaa.. Son bir kaç gündür biraz keyifsizim. Nedenini çok fazla irdelememeye çalışıyorum ama düşünmeden de olmuyor. Bu tatilde oldukça planım vardı, bunları hayata geçirmek için biraz fazla aktif olmaya çalıştım. Ama bir şeyler yapma çabam beni yormaya başladı.Sürekli yeni şeyler araştırmak falan derken bir işi gerçekten severek yapmayı unuttum. Daldan dala atlamayı seven bir insan olmadığımı zaten biliyordum ya işte..Bir şeylere anlam yüklemeden duygularımı öldürmeye çalıştığım için de kendime kızgınım zaten. Duygusallık bana çoğu zaman zarar verse de onsuz da olmuyormuş anladım. Bugün böyle ruhsal bir yazı yazmak istedim. Bir kaç şeyden zevk almaya çalışıyorum. Bundan böyle gerçekten sevmeden hiç bir şeyle ilgilenmeyeceğim.
Çok hüzünlü bir yazı oldu sanki. Bu resim biraz yumuşatır belki yarattığım kasvetli havayı.. Sık sık kekli müzikli anlar oluşturmak güzel oluyor. |
18 Ocak 2014 Cumartesi
BİR BULUŞMA YAZISIDIR!!
İlkönce sağlıklı bir salatayla başladık güne. Yani bu salatayı yememde her ne kadar arkadaşımın vegan olmasının katkısı olsa da.. şaka şaka onun hiç bir parmağı yok salata yememde |
Bu da bugünün diğer sevimlisi stickerlarr deftere yapıştırılmak üzere bekliyorlar. |
Bir görgüsüzlük hikayesi olarak hediyelerimizin toplu gösterimi yakıştılar birbirlerinden ayırmak zor oldu. (Terlik masaya konurmu kızım günah) |
Ortama bakar mısınız? O sıralarda kendimi çalışma masamda falan zannediyodum heralde. |
16 Ocak 2014 Perşembe
ŞU SIRALAR.
Ben bu aralar tamamen tatil modundayım. Öyle bir salınmışlık var ki üzerimde anlatamam. Sadece dizi izlerken elim boş kalmasın diye bir şeyler almaya çıkıyorum dışarı. Bugünde bir taraftan sınav sonuçları için obsyi kontrol edip dururken bir taraftan da hunharca dizi izledim. sherlock'a başladım dün. Aman tanrım ne güzel diziymiş o öyle ya.. Sherlock holmes'i film olarak izlemiştim ama dizisi daha bi güzel çıktı. Sherlock tam istediğim dozda manyak çok sevdim onu.. Ayrıca pretty little liars ve the originalsı da unutmamak gerek. Klaus'dan sağlam bir ingiliz aksanı aldıktan sonra bir kaç çizimsi bir şeyler yaptım. Bütün günü boşa atmak istemedim anlayacağınız. Ama elim yosun tutmuş en son 11.sınıfta bir şeyler çizdiğimi hatırlıyorum. Hep çizerdim oysaki güzeldi.
Önce dizi alışverişi. |
sonra dizilerr.. (sherlock'u görebilirsiniz) |
ve çay saati the originals eşliğinde.. |
13 Ocak 2014 Pazartesi
MY MAD FAT DIARY VE FAZLASI..
Oh be diye derin bir nefes çekebilirim artık. Kaç gündür sizin de kafanızı ütülediğim ödevin bugün son günüydü. Biraz aksilikler yaşasamda -evde internetin kesileceği zamanı bulması- gibi yine de bitti. Sabah sabah bir starbucks yaptım sayesinde yoksa evden çıkacağım yoktu.
eee başka ne desem ki,bu aralar yine bu moddayım. Biraz daha hareket istiyorum aslında çok monotonlaştım hep dizi hep kitap olmaz biraz da başka şeyler gerek ama ne? Bu sorunun cevabını bulduğumda daha mesut olacağım. şimdilik iyi gecelerr..
Burası benim sığınağım yeri gelir ders çalışırım yeri gelir film, dizi izlerim ne zaman canım sıkılsa kendimi buraya atarım.. güzeldir.. |
Biraz belli belirsiz ama en sevdiğim çikolatadır kendisi... after eight. o nane kokusu bitiriyor beni, çikolataları yiye yiye kiloları davet ediyorum.. gelsinler buyursunlar ( ne diyorum ben ya) |
12 Ocak 2014 Pazar
ODA TEMİZLİĞİ!!
Bugün sabah kalkınca artık hep görmezden geldiğim dağınıklığıma bir el atmam gerektiğini düşündüm. Biraz geç kalmakla birlikte ''nasıl yaşıyormuşum ben burada'' diye soru işaretleri doluştu beynime ama hep derler ya ''dağınıklığın içindeki topluluk'' aynı şey benim için de geçerli ama karşıdan bakan gözler bunu böyle göremiyor maalesef ki. Odamın toplanmadan önceki halini koyardım buraya ibretlik görüntüler diye ama kusura bakmayın çekmemişim. (yazar burada yalan söylüyor)
Ve şu anda da bu haldeyim. Tatlı çay molası. Hepinize bol çaylı mutlu günler diliyorummmm. |
11 Ocak 2014 Cumartesi
SUMMARY OF THE DAY.
Bugün kapak yazısını çok ilginç bulduğum bu kitabı aldım. Yarın sabaha biter diye düşünüyorum. içerik olarak da kapağını aratmayacak orjinallikte bilgiler içeriyor. |
CUMARTESİ Mİ? -1
Yine bir cumartesi ve yine içimde oluşan ''bugün ne yapsam isteği''.. cumartesi hep bir yerlere gidilme günü olarak özdeşleşmiş kafamda hiç bütün gün evde oturulan bir cumartesi hayal edemiyorum. Ayrıca güneşten de cumartesiyi rahat bırakmasını istiyorum. Herkes güneşli havaları sever. Ama ben dayanamıyorum işte bu da böyle bir ''dikkate alınmaması'' gereken özelliğim. Git güneş git. Bugün yazımda ilgi alanlarından yola çıkıp cumartesi yapmayı sevdiğim şeyleri de ele alan bir yazı yazacağım. İlk olarak daha bir kaç aylık olan lomo sevgimden bahsetmek istiyorum. Lomo'' diye kısaltılan lomography bir fotoğraf çekme tutkusu bana göre. Eskiyi yeniye uyarlamak, teknolojiden kaçıp zevklerinle baş başa kalmak
daha çok çeşitli şekillerde tanımlayabilirim bu analog resim sevdasını..
Bizim yetişemediğimiz bu dönemi yaşamak isteyip yaklaşık 2 ay önce
aldım bu makineyi ve lomography'nin ilk kurallarından biri olan ''lomonu
yanından ayırma'' kuralını hiç aksatmıyorum. Yakında çektiğim
fotoğrafları da paylaşırım.
Bir diğer cumartesi aktivitem ise kitap alışverişi yapmak. Aramıza yine uzun haftalar girdi. Kaç haftadır elime bir kitap alıp zevkle okuduğumu hatırlamıyorum. Bu fotoğrafı da artık kitaplara bakmaktan yorulan bir köpeciğin kendini şekerlemeye bıraktığı anlarda çekmiştim. Gelen geçenin ilgisi çok büyüktü. ben şimdi bir kahve molası vererek bu yazımı noktalıyorum. sevgiyle kalın.
GÜYA TATİL MODU.
Neyse bugünlerde geçecek o zaman yine tatilden sıkılıp '' of bu ne ya ne kadar uzadı yine bu tatil'' diyeceğim adım kadar eminim çünkü tatilleri hiç sevmem. Garip olduğunun da farkındayım çünkü bunu söylediğimde insanlar genelde ''deli misin sen?'' bakışlarıyla beni korkuturlar. Ama öyle 1 hafta yetmedi 2 hafta yeter bana ama bizim okul sağolsun bizi çok sevdiğinden mi diyim artık, 1 ayı dolu dolu bize vermiş. ( burada bir homurdanma) bu da bana daha çok ''izlenecek'' ve ''yapılacak'' listeleri çıkartmam için şans verecek. Şu listelere de ayrıca bir başlık açmam gerek. O konulara bir girersek vala ne siz sağ çıkarsınız ne de ben. Neyse size iyi geceler dileyip ben biraz günlük yazmaya gideceğim şimdi.Günlüğüm buradan daha fazla saçmaladığım sığınağım. yazmaktan asla bıkmam..
10 Ocak 2014 Cuma
BU SABAH DA BÖYLE..
Her nedense kendime geç kalkacağim diye söz versem de yine erken kalktim. Kim ne derse desin erken kalkınca kendini daha bir iyi hissediyor insan. Gün daha bir uzuyor, sana daha çok zaman kalıyor. Günün ilk kahvesini daha rahat yudumluyorsun nedense... ama ben bu sabah kahve yerine yeni dadandığım ahududulu çayı tercih ettim.
İncecik bir kitap olmasina rağmen hala bitiremediğim küçük prens beni bekliyor mahsun mahsun... Onu da bitirmeliyim bugün artık. Kitap okumayı en çok yakıstırdığim zaman dilimi sabah saatleri zaten bir de çay saatleri hakkıni yemeyeyim, şimdi ben de şu saatlerde bu yazıyı yazdıktan sonra pofuduk çoraplarımi giyip biraz dinlemeye çekileceğim. Artik adına şekerleme mi dersiniz bilmem güzellikle kalın....
BÖYLE BAŞLAMAK İSTEMEZDİM AMA..
Final haftası sonrası kendini toplamaya çalışan bir Bensu.
Biri bana kahve yapsın.Sütsüz en koyusundan desin getirsin. Lütfeenn.. Küllerimden doğmam gerek. Yeniden.. İlk blog yazıma böyle başlamak istemezdim ama gerçekten çok yoğun bir final haftasından çıktım. Sunumlar, sınavlar,projeler derken kafam kitaplara gömüldü kaldı.Ama şimdi bittiğine göre bu yoğun haftadan tek parça halinde çıktığım için kendimi şanslı sayıyorum.Dün biraz biraz eski hallerime dönmeye başladım. Dizi izlenerek geçirilen boyun ağrılı günlerden bahsediyorum. Dün odamdan sınav haftasının izlerini tek tek silerken aynı zamanda bir nebze de olsa pretty little liars'a hazırlık yapmış oldum. Bu dizinin başlamasını ne kadar uzun zamandan beri beklediğimi ben bile unuttum.Ama beklediğime de değdi doğrusu fazla spoiler vermeden bahsetmeliyim ki kafalarda oluşan soruların bir kısmını yanıtladı bu çıkan son bölüm. Beni bıraksanız pretty little liars hakkında hiç durmadan bir hafta konuşurum o yüzden sevgili dizimi atlayarak esas mevzuya geliyorum.
Eski halime dönmek için ne yapmalıyım? Nasıl tazelenmeliyim? O kadar çok yapılacaklar listesi belirledim ki, kendime bir tanesini bile gerçekleştiremezsem tatilimi boşa geçirmiş gibi hissedeceğim.O yüzden aklımdakileri hemen yazmam gerek.
Tatilin büyük bir kısmı kesinlikle kitap okunarak geçirilecek. Almak istediğim o kadar çok kitap var ki ama öncelikli olarak açgözlülük yapmayıp sadece en istediklerime yönelmeliyim diye düşünüyorum. Alaskanın peşinde ve aynı yıldızın altında aklıma ilk gelenler arasında ikisi de john green'in ikisi de aşırı okunası ama kalbim ''Aynı yıldızın altında'' için daha çok çarpıyor tabiiki..
Diğer bir ''Toparlanma'' aktivitesi de tam kışa yakışır bir şekilde ''kahve, battaniye,dizi'' üçlüsünü bol bol hayata geçirmek. Aşırı klişe bir aktivite olsa da aynı zamanda da yapmayı en sevdiğim şeyler arasında. Belki dizi izlerken uyuyakalırım son zamanlardaki uyku sorunum da çok çaba gerektirmeden çözülmüş olur böylece. Alışveriş yapmak, uzun yürüyüşlere çıkmak,daha çok film keşfetmek, ve mümkünse yataktan hiç çıkmamak hep uyumak ve uyumak tatil boyunca ''yapmak istediklerim'' listesinin uzayıp gidenleri.. Aynı zamanda siz bu yazıyı okuyunca ne kadar basit istekleri olan bir insan olduğumu da öğrenmiş oldunuz.
yazıyı kapatmadan önce sıkınıtılı günlerden bir resim paylaşacağım. İyi gecelerr..
Biri bana kahve yapsın.Sütsüz en koyusundan desin getirsin. Lütfeenn.. Küllerimden doğmam gerek. Yeniden.. İlk blog yazıma böyle başlamak istemezdim ama gerçekten çok yoğun bir final haftasından çıktım. Sunumlar, sınavlar,projeler derken kafam kitaplara gömüldü kaldı.Ama şimdi bittiğine göre bu yoğun haftadan tek parça halinde çıktığım için kendimi şanslı sayıyorum.Dün biraz biraz eski hallerime dönmeye başladım. Dizi izlenerek geçirilen boyun ağrılı günlerden bahsediyorum. Dün odamdan sınav haftasının izlerini tek tek silerken aynı zamanda bir nebze de olsa pretty little liars'a hazırlık yapmış oldum. Bu dizinin başlamasını ne kadar uzun zamandan beri beklediğimi ben bile unuttum.Ama beklediğime de değdi doğrusu fazla spoiler vermeden bahsetmeliyim ki kafalarda oluşan soruların bir kısmını yanıtladı bu çıkan son bölüm. Beni bıraksanız pretty little liars hakkında hiç durmadan bir hafta konuşurum o yüzden sevgili dizimi atlayarak esas mevzuya geliyorum.
Eski halime dönmek için ne yapmalıyım? Nasıl tazelenmeliyim? O kadar çok yapılacaklar listesi belirledim ki, kendime bir tanesini bile gerçekleştiremezsem tatilimi boşa geçirmiş gibi hissedeceğim.O yüzden aklımdakileri hemen yazmam gerek.
Tatilin büyük bir kısmı kesinlikle kitap okunarak geçirilecek. Almak istediğim o kadar çok kitap var ki ama öncelikli olarak açgözlülük yapmayıp sadece en istediklerime yönelmeliyim diye düşünüyorum. Alaskanın peşinde ve aynı yıldızın altında aklıma ilk gelenler arasında ikisi de john green'in ikisi de aşırı okunası ama kalbim ''Aynı yıldızın altında'' için daha çok çarpıyor tabiiki..
Diğer bir ''Toparlanma'' aktivitesi de tam kışa yakışır bir şekilde ''kahve, battaniye,dizi'' üçlüsünü bol bol hayata geçirmek. Aşırı klişe bir aktivite olsa da aynı zamanda da yapmayı en sevdiğim şeyler arasında. Belki dizi izlerken uyuyakalırım son zamanlardaki uyku sorunum da çok çaba gerektirmeden çözülmüş olur böylece. Alışveriş yapmak, uzun yürüyüşlere çıkmak,daha çok film keşfetmek, ve mümkünse yataktan hiç çıkmamak hep uyumak ve uyumak tatil boyunca ''yapmak istediklerim'' listesinin uzayıp gidenleri.. Aynı zamanda siz bu yazıyı okuyunca ne kadar basit istekleri olan bir insan olduğumu da öğrenmiş oldunuz.
yazıyı kapatmadan önce sıkınıtılı günlerden bir resim paylaşacağım. İyi gecelerr..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)