Şubattan beri bilet alıcam diyip konsere1 hafta kala şansa bilet bularak gittiğim Justin Timberlake konserini anlatacağım bu yazımda. Bol gözlemli, saçma sapan yorumlu bir yazı olacak. Hadi başlayalım.
İlk olarak İtü'ye sorunsuz vardığımızda anlamıştım zaten bir şeyler olacağını, Tamam dedim kesin konser alanında yine tost olacağım yada deli fangorller arasında kalıp konser alanına ulaşamayacağım. Aklımdan son derece kötü senaryolar geçirdim geçirdim ama hayalgücüme inat bir kaç çanta darbesi dışında;:) konser alanına kazasız ulaşabildik. Ama asıl macerayı konserin sonunda yaşadım. Oraya da değineceğim tabiiki... azılı fangollerden korkmadım da değil. Biz arkadaşımla rahat bir şekilde alana doğru yürürken yanımızdan bağrış çağrış koşan kızlar geçiyordu. Justin Bieber konserindeki kızlar geldi aklıma daha önce İtü'ye gelmediğim için ''bu deliler nereye koşuyor böyle'' demiştim. Şimdi o yolu bizzat yürüdüğüm için sonuna doğru da artık ''aa enayimiyiz biraz da biz koşalım'' dediğim için konuşmaya hak bulmuyorum kendimde. Neyse biletlerimiz saha içi olduğu için önlerde durmaya çalıştık ama hava aşırı nemli ve konsere de daha 3 buçuk saat olduğu için bilinçli olarak en arkadaki çimlerde takılalım konseri de oradan izleriz bişey olmaz dedik. Öyle eminiz ki bir de ''sahne görünüyo ya ne olacak falan''. Daha sonradan güzelim Justinciğimi ekrandan izlemek zorunda kalsakta kararımızdan pişman değilim(!) Çimlere oturunca aşırı gelişmiş stalkerlık demeyeyimde gözlemciliğim beni bırakmadı tahmin ettiğim gibi.. konsere gelen 13-18 yaş arası genç kızlarımız sanki sözleşmişler gibi göbekleri bir karış açıkta salınıyorlardı. Kime baktıysam göbek açık giymişti ama istisnasız. Tamam yakıştırınca gideri fazla olan bir kıyafet ama herkesin taşıyamayacağı bir tarz olduğuna inanıyorum. Beni tek huzursuz eden net fotoğraflar çekemememdi. Ama susayım bence gitmiş en arkaya cık cık cık. Dakikada bir Enrique konseriyle kıyaslayıp duruyorum. Ama yok yani Enriqueye bacağını yakalayacak kadar yakındım haliyle fotoğraflarda cillop gibiydi. Ama Justin... neyse sorarlarsa bir canlı dinlemişliğim(!) oldu derim. Ama gerçekten hayatımda gördüğüm, en yerinde duramayan sanatçılardan biri bence bir de o samimiliği yok mu? Şarkıyı okumayı bırakıp uzun uzun bizi izlemesi falan. Bir de bir ara ''istanbul F**king beautiful'' dediği an varya... Bunun hakkında daha fazla konuşamayacağım.sanırım.
''Cry me a river'' en sevdiğim Justin şarkısı olduğu için gecenin en mutlu olduğum anına bunu koyabilirim. Günün başından beri kendime verdiğim ''eğer sexy backi söylerse ciddi oynarım'' sözümü de tuttum bu arada konsere gidip oynamayacak kadar coolda değilim yani. Ama dikkat edin sallanma falan değil oynadım bildiğin rezillik. Bir önceki blog yazımda ''beni hiç bir kuvvet dans ettiremez bilmemne'' sözlerimi de çürüttüm. Justin'in sexy backi her şeyi unutturdu valla.. Gecenin en anlamlı anı da şüphesiz Justin'in soma maden kazasında hayatını kaybedenler için söylediği ''Until the end of time'' şarkısıydı. Herkes telefonlarının ışıkları ve çakmaklerıyla şarkıya eşlik etti.
|
Net olmayan konser fotoğrafım:( ışık karışıklığı.. |
|
Alacakaranlıkta beklerken.. |
|
Yasemin'in dövmesi çok cool duruyordu. Çekmesem çatlardım.. |
|
Konserde normalde içmediğim kadar su içtim. Sıcak, heyecan(!) aşırı susattı beni |
|
Konserden geriye kalanlar.. bir kaç bozukluk, giymeye tenezzül etmediğim bir çift çorap, pet şişe, görevini tamamlamış konser bileti, yenmemiş çikolata, ve sadık ipodum.. Bu arada yazımın başında bahsettiğim gecenin sonunda yaşadığım aksiliklerle bitireceğim yazımı, Çıkışta çıkış kapılarını açmadıkları için aşırı bekledik ve en sonunda arka kapıdan çıkmak zorunda kaldık. Dağ mı tırmanmadım, betonlardan mı atlamadım.. Engelli parkur tamamladım resmen Ayrıca üniversitenin çıkışını bulabilmek için 1 saat okulun içinde tur attığımızı hiç söylemiyorum bile çok fenaydı. Hani mutlaka bir aksilik olacak dedim ya oldu yani. Şaşmaz hele ben konsere gitmişsem... Bir organizasyonu da tam yapın diyorum. Konserden 1 saat sonra hala binlerce kişi metro kapatıldığı için yollarda durup otostop falan çekiyordu. Burası Türkiye.. asla yapılan bir işin sonu düşünülmez neyse susayım en iyisi de tatlı bitsin yazım. Bundan sonra bir koresever olarak MUSIC BANK İSTİYORUM YETKİLİLERDEN... Bir sonraki yazımda görüşürüz o zaman.. Kendinize iyi bakınnn |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder