29 Mart 2015 Pazar

Dereotlu Peynirli Anne Poğaçası

Merhaba; bu gün size bu tarifle beraber lezzet sırrımı da açıklıyorum; mutfağa aşık olan yemeyi de yedirmeyi de çok seven her mutfak sevdalısının sırları vardır, öyle değil mi? Kimileri sırını kendine saklar kimileri de paylaşır, ben paylaşanlardanım :)
Hazır mısınız? #benimlezzetsırrım Teremyağ Gurme Kaymaklı. Teremyağ Gurme Kaymaklı’nın sırrı lezzetinde saklı. Bu sır nereden mi geliyor? Meraklı sesleri duyar gibiyim. Mutfakların hamarat hanımları yemeklerinin lezzetine lezzet katmak için yağ ile birlikte kaymak kullanırmış. Bu sır şimdi Teremyağ Gurme Kaymaklı ile kıskanılacak lezzetler yaratmak için tüm hanımların mutfaklarında:)
Tadanlara daha yok mu dedirtecek, tarifi çok ama çok merak edilecek bir tarif paylaşıyorum. Sizlerle bugün. Tabi sırrı Teremyağ Gurme Kaymaklı’da ;)
Sizde Teremyağ Gurme Kaymaklı ile harika lezzetler denemek istiyorsanız benim sık sık ziyaret ettiğim  Facebook sayfasından ayrıca  iyi yemeğin sırrı adlı web adresinden nefis lezzetlere ve harika tariflere ulaşabilirsiniz, ayrıca Instagram'dan da takip edebilirsiniz.
Gelelim tadına doyulmayan Dereotlu Peynirli Anne Poğaçası tarifine,
Dereotlu Peynirli Anne Poğaçası İçin Gerekli Malzemeler
•    6 yemek kaşığı (200gram) Teremyağ Gurme Kaymaklı
•    2 adet yumurta (bir yumurtanın sarısı üzerine sürmek için ayırın)
•    1 çay bardağı yoğurt (100 gram)
•    1 adet kabartma tozu
•    2 yemek kaşığı sirke
•    1 çay kaşığı tuz
•    5 su bardağı un (600 gram)
•    Yarım demet dereotu incecik doğranmış olmalı
•    İçi için 200 gram beyaz peynir
•    Üzeri için çörek otu
Dereotlu Peynirli Anne Poğaçası Tarifi
Dereotlu Peynirli Anne Poğaçası Nasıl Yapılır?
    Teremyağ Gurme Kaymaklı’yı hamur yoğurma kabına alalım üzerine sırasıyla 1 yumurtanın sarısı, 2 yumurtanın beyazını koyalım. Ayrıca üzerine ince doğradığımız dereotu ve tuzu ekleyelim.
•    Başka bir kaseye un ve kabartma tozunu eleyerek unun havalanmasını sağlayalım. un ve kabartma tozu karışımına Teremyağ  Gurme Kaymaklı ile diğer malzemeleri ekleyip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edelim. Yoğurulan hamuru 15 dakika boyunca dolapta dinlendirelim.
•    Hamuru dinlendirdikten sonra istediğimiz büyüklükte parçalar koparıp hamuru avucumuzun büyüklüğünde açalım, ortasına beyaz peyniri koyup uçlarını ortada birleştirelim. Pişirme kağıdı serdiğimiz tepsiye ek yerleri alta gelecek şekilde yuvarlayarak yerleştirelim.
•    Üzerine yumurta sarısını fırça yardımıyla sürerek çörek otu serpelim 190 dereceye ayarlanmış önceden ısıtılmış fırında üzerleri kızarana kadar pişirelim.
Afiyet Olsun..
Bu içerik http://www.seviminaskanasi.com/ tarafından hazırlanmıştır.



Bir boomads advertorial içeriğidir.

14 Mart 2015 Cumartesi

DOSYA YAZILARI 2 // JAPONYA'YA DAİR.-1

Merhabalar yeniden... Sizlere bugünkü yazımda ilgi alanlarımdan biri olan Japonya'yı ve onlara özgü bir takım ilginçliklerden bahsedeceğim. Bildiğimiz gibi japonlar tuhaf insanlar ''tuhaf'' diyorum çünkü gerçekten diğer uluslardan, medeniyetlerden farklılar... Ne kadar zorluk yaşarlarsa yaşasınlar küllerinden yeniden doğan bir millet onlar, teknoloji olsun, sanat dünyası olsun Japonların dünyasıyla ilgilenen herkesin ''japon elinden çıkma'' diye tabir ettiği her değişik şeyin baş mimarı kendileri... Tokyo'nun defalarca yerle bir olup tekrar yapılandırıldığını ilk duyduğumda nasıl olabilir? demiştim. Denizin üzerine bile yapay şehir inşa eden bu güzel insanlar gerçekten efsanevi şeylere imza atıyorlar. Her gün hayallerimi süsleyen mega şehir kendini yapılandırmaya, değiştirmeye devam ediyor. Dediğim gibi eğer bir işin içinde onlar varsa sıradanı unutun ve kendinizi bu büyülü dünyanın kollarına bırakın.
 Nelerden bahsedeceğime gelirsek... Japonya'da küçük bir tura çıkacağız beraber, değişik tarihi yerlerini, kültürlerini, öne çıkan popüler eserlerini, ve daha bir çok bize kazandırdığı şeyi inceleyeceğiz. Hayatımızda Japon icadı tek bir şeyin olmadığını düşünemiyorum. Dünyanın yarısı yokmuş gibi sanki.. O zaman ilk olarak müzikleriyle, karakterleriyle hayatımıza giren büyük gözlü, sevimli çizgi filmler(!)  ''Animelerle'' başlayalım.


JAPONLARIN ANİME DÜNYASI: İlk hangi animeyi izlediniz? Ya da çocukken adının çizgi film olduğunu sanıp ama sonradan büyük bir dünyaya ait olduğunu öğrendiğimiz hangi yapım ilginizi çekti? Kendimden söylemem gerekirse ilk animem Pokemondu. Ne severdim ama.. Hayat dururdu adeta. Bir çocuk sokakta oynadığı oyunu bırakıp eve sadece bir şey izlemek için giriyorsa onu gerçekten seviyor demektir. Böyle gelişmişti benim de anime dünyasıyla tanışmam.. Tabii o zaman farkında değildim. Bu öyle bir çılgınlık ki öyle bir kaç paragrafa sığacağını düşünmüyorum. Anime artık Japonların dünyaya kazandırdığı ortak kültür gibi bir şey. Çünkü sanalda kalmayıp çeşitli ticari olanaklarla gerçek hayata taşınmış durumda.. Tüm hayatını izlediği animelerdeki karakterlere benzemeye adayan ve bundan para kazanan ''cosplayer'' mesleğinin kökeni de anime, ve tüm bu ticaret ağının animasyon serileriyle varolmuş olması efsane bir olay... Çizimlerinden, sonradan çok sevilipte live action'a döndürülen animelere kadar (film versiyonları) bir çok çeşit bu dünyanın içinde sizi bekliyor. En sevdiklerimden bir kaç tane bırakacağım buraya.. Çeşitli kategoriler içinde benim en sevdiğim çeşit shoujo animeleri ... yani bildiğimiz aşk hikayeleri çoğunlukla bir lisede geçen olaylar ve  mutlu sona ulaşılan bu animelerden tavsiye ettiklerim: Kimi ni Todoke, Ao Haru Ride, Oakami shoujo to kuro ouji, ısshuukan friends..

İLGİNÇ YERLER: Japonlar geniş hayal dünyalarından çıkan her şeyi somutlaştırmaya adamışlar kendilerini.. bugüne kadar yazılan, çizilen animeye dönüştürülen, Japonya ile özdeşleşmiş her şeyin sokaklarda izine rastlamak mümkün. Gezilecek, gidip görülecek her mekanında kawaii *sevimli* bir şeyler bulabilirsiniz.  Bu yerlerden ilki tasarımıyla ve içindeki yiyeceklerin görünüşleriyle insanları kendine hayran bırakan Pikachu cafe. Pokemon'un en sevilen karakteri olan Pikachu Japonya da Rappongi Hillsde yer alan bu şirin mekanda sevenlerine güzel anlar ve değişik yiyecekler vaat ediyor.

                                                                   cr:o1h1. com

Hello Kitty Cafe: Pembe tokalı, büyük kafalı, sirin mi şirin bu kedicik sembolü tabiiki Japonya'nın en popüler simgelerinden biri.. Hemen hemen her türlü ürününe rastlayabileceğiniz Hello kitty alanını genişleterek Japonya'da bir dünya yaratmış durumda, neredeyse her köşe başında rastlayabileceğiniz kafelerinden tutun da müzesine kadar her şeyi mevcut.

cr:asiapasificarts
                                                                           cr:mariknits

Cat Cafe 
                                                                      cr:geishables
                                                                          cr:tokiotourscat

ALIŞVERİŞ CENNETİ TOKYO: Tokyo gibi mega mega bir şehirden bahsediyorsak eğer işin içine alışverişi katmamak olmaz tabiiki, teknoloji ülkesi Japonya'nın en uygun, iyi teknoloji markalarının, dükkanlarının olduğu bu şehirde atıyor alışverişin kalbi.. Meraklısı, meraksızı Tokyo'nun cıvıl cıvıl sokaklarında gezerken, 1 yencilerden tutunda (bizdeki 1 milyoncu hesabı) buram buram koleksiyon kokan yerlere, mangalara, kırtasiye ürünlerine bakmadan edemiyor. Benim burada basedeceğim asıl şey her koleksiyonerin bayılacağı Animenin ve manganın esas yeri: Akihabara..

cr:jpamills.wordpress
cr:808.dk
cr:
                                                                                cr:temporarilylast

Akihabara dediğimiz yer irili ufaklı dükkanların bulunduğu dokuz katlı bir yapı. İçinde her türlü çeşitte anime  figürleri, mangaları ve eşyaları bulunmakta.. Sevenine adeta bir cennete düşmüş hissi uyandıran bu yer o kadar geniş ki bir günde gezmeyi bırakın bir hafta gezseniz bile bitiremeyeceğiniz büyüklükteymiş

Bu yazımı da 2. bir japonya'ya dair yazımda görüşmek üzere diyip noktalıyorum..  Herkese iyi haftasonları..

Kaynaklar: Geek yapar
                  Yeppudaa
                  Japan-fans


10 Mart 2015 Salı

EN BÜYÜK SORUNSAL: OKULDAYIM NE YİYECEĞİM?

Merhaba... Bugün diğer yazılarımdan daha farklı bir konuyu ele alacağım. Sabah evden kahvaltı yapmadan çıktığında öğleye kadar seni kemirip duran o açlık hissi....Böyle durumlarda midende bir boşluk hissedersin değil mi? o boşluk sürekli kendi kendini kazır... Etrafa hoş  olmayan sesler yayılır. ve sen dersten çıktığında beynin bulanmış, ağzında sadece tek bir cümleyle kalakalırsın. ''çok acıktım ne yiyeceğim''
Kendimden örnek vermem gerekirse bazı öğünleri gerçekten bilinçsizce geçiştiriyorum. Şimdi  çubuk kraker atıştırayım da öğleye kadar beni idare etsin diyorum ama bu tam anlamıyla bir çözüm getirmiyor.
Kaynak aldığım ingilizce bir makaleye de dayanarak ve kendi listemi de ekleyerek, sağlıksız besinlerin üzerine bir çizgi çekiyorum. Küçük ama sağlıklı atıştımalıklar hayatımızı kurtarabilir.

En sağlıklı ara öğün: Yeşil elma: Büyük bir yeşil elma tüm  o şiddetli açlığın çözümü olabilir. Elmayı  her ısırışta çalışan kasların dikkatini yerine getirecek ve içindeki kasırgayı bir süreliğine bastıracaktır. Açken dersleri dinleyememek en kötüsü olsa gerek. O yüzden ders aralarında mutlaka bir elma tüketilmeli

Kuru erik, kuru kayısı, ceviz, fındık: Kurutulmuş meyve ve kavrulmamış yemişler her zaman iyi bir atıştırmalıktır. Hem tok tutar hem sağlıklı. Yanında süt ve ya yoğurt ile iyi uyum sağlayabilir.
Y/N: Süt ve yoğurt sevmiyorsanız. Badem veya Hindistan cevizi sütü ile deneyebilirsiniz. Fazla ekstrem belki ama gerçekten arada bir ziyafet gerekli:)
Kaynak: Ekizler kuruyemiş
Cr:Mywholefoodworld



Granola değil tahıl ürünleri: Granola yulaf, buğday ve diğer tahıllardan daha lezzetli olabilir (içinde bulundurduğu yüksek şeker ve yağ oranından dolayı) ama kesinlikle masum bir atıştırmalık değil. İçindeki şeker ancak daha çok acıkmaya sebep olur. Ama çeşitli tahıl karışımlarıyla müsli dediğimiz yiyecekler yukarıda belirttiğim bir çok besini de içinde barındıran sağlıklı bir atıştırmalık çeşididir.
Y/N: Müsliyi bile hindistan cevizi sütüyle tüketiyorum. Tanrı beni kutsasın

cr:Bloggemet


Krepin yerini Pancake aldı: Beyaz un kullanımının zararları anlatılmakla bitmeyecek derecede fazla. Ani açlık hissi uyandırdığı için sık sık yemek yeme ihtiyacı doğurur. Bu da gidici olmayan kiloların bize gelişi demektir. Size kolay ve sağlıklı bir pancake tarifi vereceğim. Tam buğday unu, şekeri oldukça az , süt, yumurta,kabartma tozu ve  kakaodan oluşan  basit bir karışım. Son günlerde ders aralarında ne zaman acıksam bundan bir tane yiyiyorum ve öğleye daha  az acıkmayla varıyorum.
Y/N: Pancake de zaten peynir, zeytin kadar gerekli değil mi?

Almond Milk cr:Teatimeinwonderland.

 Bonus Tarif: Bütün ceviz kaplamalı çikolata, Çikolatamızın %80 kakao(bitter) oranına sahip olması şartıyla masum çikolata atıştırmalıklarından yiyebiliriz. Nasıl yapıldığına gelirsek; Benmari usülüyle erittiğimiz çikolatayı yarım cevizlerin üzerini kaplayarak şekilde döküyoruz.  Buzdolabında donduktan sonra üzerine kakao tozu serpiyoruz (burada afiyet olsun efekti gerekli sanırım)

Yazarın son notu: Oldukça ciddi  bir ifadeyle yazdığım bu yazıdakileri genişletmenizi umarak noktalıyorum. Hiç bu kadar ciddi olmamıştım. Diyetisyen falan değilim. Gidiyorum.
Kendinize iyi bakın.




Bütün cevizli çikolata atıştırmalığı..


















3 Mart 2015 Salı

NE VAR NE YOK: KADIKÖY TURU VE FAZLASI

Merhaba diyeceğim ama hiç iyi değilim dostlar... Bu aralar dört bir yanımı endişe, sıkıntı, ve ödevler sarmış durumda... Üstelik bir de dişimin kanal tedavisi. Bir şeyler yiyorum ama ne yediğimden anlıyorum ne tat alabiliyorum. Zaten olmayan mutluluğumdan bir de yemek zevkimi alırsanız geriye ne kalır ki? ACI.
Neyse geçen haftanın berbatlığından sıyrılıp bu haftaya güzel bir başlangıç yapayım dedim. Ne bileyim biraz pozitif düşünce, yeni şarkılar, yeni uğraşlar ve projeler biraz daha hareketlendirebilir beni. Her zamanki gibi sadece düşünüyorum hiçbir şey yapmaya halim yok. Kalk ve harekete geç diyorum kendime defalarca.. Bunu söyledikten sonra tek yaptığım okula giderken başka bir yolu kullanıp biraz daha fazla yürümek oluyor.
Bence benim biraz değişikliğe ihtiyacım var. (hiçbir şey değişmedi) mekan değişikliği gibi mesela? O yüzden erasmus fikrinden vazgeçmeyeceğim.
Birkaç ağrılı sızılı günden sonra nihayet kendimi toplayabildim. İşlerimi, projelerimi yapmaya koyuldum. Geçen arkadaşıma gittiğim gün yine bir Harry Potter krizimiz patlak verdi. Başka bir şey olsa asla kaldıramayacağınız biz,  sadece bunun için kadıköy yollarına koyulduk. Ezgi'ye zaten harry desen hemen çığlık atmaya başlıyor. Neyse bunları burada söylememden hoşlanmaz adjfkgkglg
Şimdi bana çok uzun gelen yazımdan fotoblog'a geçiş yapıyorum;

Gerekli şeyler ikinci evim gibi..Bir girdim mi mangaların, ansiklopedilerin, türlü türlü koleksiyon eşyasının arasına kolay kolay çıkamıyorum. Ve öyle güzel nadide parçalar bulunuyor ki fotoda elimde gördüğünüz Potter'ın büyülü dünyasına ait ansiklopedi gibi... Asalar, atkılar.. Mangaların hepsine sahip olabilsem keşke ah ah..
Bu da bizim Hedwigimiz işte. Taa nerelerden gelmiş. Buraya kuruluvermiş. Küçük Hedwigimizin yapmayı en sevdiği şey moda dergileri okumak fkdfkf
İyi saçmaladım. Bu baykuş minyatürü Nezih kitabevinde gördük. İçimiz gitti.
Hayatımın en güzel Bambili defterini buldum. Ama kader bizi ayırdı. Gerçekten o an yanıma nakit almadığım için sağa sola tekmeler fırlatmak istedim. Bu arada ben defterlere çok zor şartlar altında baktım. Çünkü girdiğim nezihte ''Kaderimin yazıldığı gün'' adlı dizinin çekimleri yapılıyordu. Hani Muhteşem Yüzyılda Şehzade Mehmet vardı ya onun yeni dizisi.. Ay nasıl anlatacağımı şaşırdım..Farketmeden çekimin ortasına atlamışım. Pardon diye diye uzaklaştım. Onlar yüzünden defterlere iyi bakamadım kızgınım.
Dişinden dolayı katı yiyecekler tüketemeyen Bensu'nun dramı bu arada Taylor'un neredeyse eskiyen albümü 1989'u aldım. Dinledim Speak Now'dan daha güzel ama bir RED değil. O benim için hep en iyisi olarak kalacak. 
Tabiiki ne kadar acı çeksem de o kahve içilecek. Klasik kural..
Tükenmişlik sendromuna yakalanmamın sonu... 150 sayfanın raporunu yazarken bu hale geldim. Neyse bu haftayı da atlatalım. vizeye kadar kendime düzen vericem bir şekilde ama canım sürekli yeni yerlere gitmek kitap, okumak,fanfic okumaktan başka bir şey istemiyor.. burayı da iyice yakınma defterine çevirdim. Neyse buraları geçiniz. Fazla depresyon içerir.