28 Mayıs 2014 Çarşamba

JUSTIN TIMBERLAKE KONSERİİ..

Şubattan beri  bilet alıcam diyip konsere1 hafta kala şansa bilet bularak gittiğim Justin Timberlake konserini anlatacağım bu yazımda. Bol gözlemli, saçma sapan yorumlu bir yazı olacak. Hadi başlayalım.
İlk olarak İtü'ye sorunsuz vardığımızda anlamıştım zaten bir şeyler olacağını, Tamam dedim kesin konser alanında yine tost olacağım yada deli fangorller arasında kalıp konser alanına ulaşamayacağım. Aklımdan son derece kötü senaryolar geçirdim geçirdim ama hayalgücüme inat bir kaç çanta darbesi dışında;:) konser alanına kazasız ulaşabildik.  Ama asıl macerayı konserin sonunda yaşadım. Oraya da değineceğim tabiiki... azılı fangollerden korkmadım da değil. Biz arkadaşımla rahat bir şekilde alana doğru yürürken yanımızdan bağrış çağrış koşan kızlar geçiyordu. Justin Bieber konserindeki kızlar geldi aklıma daha önce İtü'ye gelmediğim için ''bu deliler nereye koşuyor böyle'' demiştim. Şimdi o yolu bizzat yürüdüğüm için sonuna doğru da artık ''aa enayimiyiz biraz da biz koşalım'' dediğim için konuşmaya hak bulmuyorum kendimde. Neyse  biletlerimiz saha içi olduğu için önlerde durmaya çalıştık ama hava aşırı nemli ve konsere de daha 3 buçuk saat olduğu için bilinçli olarak en arkadaki çimlerde takılalım konseri de oradan izleriz bişey olmaz dedik. Öyle eminiz ki  bir de ''sahne görünüyo ya ne olacak falan''.  Daha sonradan güzelim Justinciğimi ekrandan izlemek zorunda kalsakta kararımızdan pişman değilim(!) Çimlere oturunca aşırı gelişmiş stalkerlık demeyeyimde gözlemciliğim beni bırakmadı tahmin ettiğim gibi.. konsere gelen 13-18 yaş arası genç kızlarımız sanki sözleşmişler gibi göbekleri bir karış açıkta salınıyorlardı. Kime baktıysam göbek açık giymişti ama istisnasız. Tamam yakıştırınca gideri fazla olan bir kıyafet ama herkesin taşıyamayacağı bir tarz olduğuna inanıyorum. Beni tek huzursuz eden net fotoğraflar çekemememdi.  Ama susayım bence gitmiş en arkaya cık cık cık. Dakikada bir Enrique konseriyle kıyaslayıp duruyorum. Ama yok yani Enriqueye bacağını yakalayacak kadar yakındım haliyle fotoğraflarda cillop gibiydi. Ama Justin... neyse sorarlarsa bir canlı dinlemişliğim(!) oldu derim. Ama gerçekten hayatımda gördüğüm, en yerinde duramayan sanatçılardan biri bence bir de o samimiliği yok mu?  Şarkıyı okumayı bırakıp uzun uzun bizi izlemesi falan. Bir de bir ara ''istanbul F**king beautiful'' dediği an varya... Bunun  hakkında daha fazla konuşamayacağım.sanırım.
''Cry me a river'' en sevdiğim Justin şarkısı olduğu için gecenin en mutlu olduğum anına bunu koyabilirim. Günün başından beri kendime verdiğim  ''eğer sexy backi söylerse ciddi oynarım'' sözümü de tuttum bu arada konsere gidip oynamayacak kadar coolda değilim yani. Ama dikkat edin sallanma falan değil oynadım bildiğin rezillik. Bir önceki blog yazımda ''beni hiç bir kuvvet dans ettiremez bilmemne'' sözlerimi de çürüttüm. Justin'in sexy backi her şeyi unutturdu valla.. Gecenin en anlamlı anı da şüphesiz Justin'in soma maden kazasında hayatını kaybedenler için söylediği ''Until the end of time'' şarkısıydı. Herkes telefonlarının ışıkları ve çakmaklerıyla şarkıya eşlik etti.
 
Net olmayan konser fotoğrafım:( ışık karışıklığı..

Alacakaranlıkta beklerken..

Yasemin'in dövmesi çok cool duruyordu. Çekmesem çatlardım..
Konserde normalde içmediğim kadar su içtim. Sıcak, heyecan(!) aşırı susattı beni
Konserden geriye kalanlar.. bir kaç bozukluk, giymeye tenezzül etmediğim bir çift çorap, pet  şişe, görevini tamamlamış konser bileti, yenmemiş çikolata, ve sadık ipodum.. Bu arada yazımın başında bahsettiğim gecenin sonunda yaşadığım aksiliklerle bitireceğim yazımı, Çıkışta çıkış kapılarını açmadıkları için aşırı bekledik ve en sonunda arka kapıdan çıkmak zorunda kaldık. Dağ mı tırmanmadım, betonlardan mı atlamadım.. Engelli parkur tamamladım resmen Ayrıca üniversitenin çıkışını bulabilmek için 1 saat okulun içinde tur attığımızı hiç söylemiyorum bile çok fenaydı. Hani mutlaka bir aksilik olacak dedim ya oldu yani. Şaşmaz hele ben konsere gitmişsem...  Bir organizasyonu da tam yapın diyorum. Konserden 1 saat sonra hala binlerce kişi metro kapatıldığı için yollarda durup otostop falan çekiyordu. Burası Türkiye.. asla yapılan bir işin sonu düşünülmez neyse susayım en iyisi de tatlı bitsin yazım. Bundan sonra bir koresever olarak  MUSIC BANK İSTİYORUM YETKİLİLERDEN...  Bir sonraki yazımda görüşürüz o zaman.. Kendinize iyi bakınnn

24 Mayıs 2014 Cumartesi

SON ZAMANLARDA -1

     Yine binbir sınav ve ödevin içinde yüzsemde ilgi alanlarımı asla bırakmıyorum. Yani artık biliyorsunuz sanırım aynı anda milyon iş yapıp sonra kafa karışıklığından çıldırıyorum. Korkunç bir şey düşünsenize sınavda sevdiğim müzik grubu ya da en son izlediğim diziyi yazdığımı.. Tamam tamam daha o kadar sapıtmadım. Şu kara haftalar bir geçse de.. Rahata erdiğimde yazdığım ilk blog yazımda kendimi sorgulayacağım. Ama şu an her şey birbirine girdi. Sağlıklı düşünemiyorum. Can sıkıntısından yazıyorum bu yazıyı da zaten. ''Çalışmamak dışında her şey'' değişmeyen sloganım.


Arkada görünen yarım rulo kağıt ağladığım buhran geçirdiğim zamanlar için.. 
Geçen işte ezgiye gittim güya ders çalışacaktık  tatlı komasına girip eve döndüm. Bu da perişanlığımız. Her şeyi abuk sabuk resmeden bensu. Bu huyumdan hiç vazgeçemicem sanırım..
Ezgi'nin küçük dokunuşlarıyla ödevlerimiz bile estetik görünümlü.. 
Ders arası atışturmalığı.. Mickey hamur kızartması.. Çok sağlıklı değil mi? hı hı.
Bu ne alaka şimdi diyebilirsiniz  ama  bu hafta beni en mutlu eden şey İlk e-bay alışverişimin gelmesiydi Kore dramalarından gördüğüm  peluş panda şapkalardan sipariş etmiştim. (bknz: flower boy next door) fazla bekletmeden geldi. 
Kendimi bir enrique geum ilan etmekte sakınca görmüyorum artık. Aramızada hiç fark yok asassdf
Bir sonraki ''ne yazdığımı bilmiyorum'' yazımda görüşürüüüzz.

20 Mayıs 2014 Salı

'INTERNATIONAL DAY' VE FAZLASI..

Bir durum güncellemesi yazısı yazmam gerektiğini düşündüm. Bu benim ilk durum güncelleme yazım olacak. Bundan sonra da o gün içinde yaşadığım hoşuma giden şeyleri yazacağım sıcağı sıcağına. Bugünde ''international day'' adı altında erasmus öğrencilerine yönelik müthiş eğlenceli festivalimsi şeyler vardı okulda. Her ülkeden öğrenciler stand açmış yiyecek dağıtıyorlardı. Bir an gerçekten beynim döndü hangi standa gideceğimi bilemedim ama sonunda ait olduğum yeri buldum. Tabiiki KORE. Resmen ezgiyle bir an boş sevinç naraları atıp standın önünde dikildik. Hiçbirşey de yemedik. Dünya gözüyle koreli görmüşüm.. Tüm gün ağzıdan çıkan cümle buydu sanırım. Stalkerlık modum da açıktı tabii yine. Gölgeliğe çekilip  iz sürücülüğümü sürdürdüm. O hallerimi kimsenin görmesini istemiyorum. Akıllara zarar.
İspanyol bir grup gelmişti festivale. Latin müziklerine bayılırım  şarkıların hepsini bilmeme şaşırmadım o yüzden.  Hala içimde taşıdığım bir  ispanyol sevgim var. Geçmiyor o. Dersteyken de çaldı şarkılara ritim tutmaktan dersten zerre bir şey anlamadım. İnsanlar altımızda kopuyor biz görsel iletişim elemanlarını inceliyoruz OLDU. Burada başka şeye atlamadan kendime hemen bir soru yöneltiyorum. Dersten çıksan aşağı insen sanki dans edip kopacaksın değil mi bensu? HİÇ SANMIYORUM. İçimdeki dans dürtülerini hep bastıracağım. Bu hiç benlik değil çünkü.
Bir kaç bir şey fotoğrafladım bugüne dair ama çok az. Sanırım bugün her zamankinin aksine anı yaşadım diyebilirim. Keşke oynanan eğlenceli oyunları çekseymişim diyorum. (Gün sonu pişmanlıkları) bir tane halat çekme oyunu videosu çekmişim videoda oynayanlardan çok kenarda izleyen koreliler var. Hay allahım. Onlarımı çekmişim hiç farkında değilim asjjd
   

Bayrakların dostluğu.. Kore ile Türk bayraklarının uyumu ayrıca dikkatimi çekti.. 


Dünya gözüyle bir koreli gördüm dedim ya boş durmadım bir de fotoğraf çektirdim. Bu kadar sıcakkanlı olmayın ama ya .. hep güleryüzlüler çok seviyorum korelileri.. Bunu söylemeye ne gerek varsa dünya alem duydu artık :) Arkadaşım ezgi sohbet bile etti. Gitmiş kıza hemen lee min ho demiş cık cık.

Yine exo hep exo her yazıma damlıyorlar bende anlamıyorum.  Şaka bir yana  son bir haftadır Exo'nun showtime programını izliyorum. Exo tüm doğallığı ile karşımda bu da benim tüm fangorl damarlarımı kabartıyor tabii.. Bir de öyle komikler ki.. Bu dünyada ne yaptın diye sorsalar arsız bir fandım demekten başka cevabım olmayacak bu gidişle. ÇOK ACI.
Bu gife bayıldım. Nereden aldım hatırlamıyorum ama krisin surat tam ibretlik. Mutsuz şey. Bloğumda exo dedikoduları altında bir başlık açtığım zaman kris ile ilgili hayal kırıklıklarımı da anlatıcam. 



  Bu arada bu yazıyı aslında bir hafta önce yazmıştım ama yayınlamak istemedim. Gerçekten kara günler geçiriyoruz. Somadaki maden faciasında 301 işçimizi kaybettik. Her şeyin anlamsızlaştığı kelimelerin bittiği  yerdeyim. Allah hepimize sabır versin. Ben böyle üzülüyorken, ölen işçilerimizin ailelerini düşünemiyorum bile. İnsan hayatının hiçe sayıldığı, değersizleştirildiği bir ülkede yaşıyorum ve bundan utanıyorum.



11 Mayıs 2014 Pazar

FESTİVAL GÜNLÜKLERİ..

Kara bulutlar altında bir festival haftası geçirdik. Soğuk, rüzgarlı, ıslak.. Ama bunlar kimseyi yıldırmadı yastık yorganla falan  festival alanı tıklım tıklım doluydu valla.. Bir tek kapalı havada dans eden insanları anlayamadım.. Müzik olsun da kafasında olanlar onlar neyse. Geçen sene de böyleydi zaten. Güneşli festival tatmadım ben nasıl bilmiyorum. Yine atarla, şakayla karışık bir giriş yaptım her zamanki gibi... resimlere geçiyorum..
  
Puslu havada eğlence de ayrı karizmatik oluyor sjfj..  Gri gökyüzü her zaman favori manzaram zaten. Bu resmi anlık hatta görmeden çektim. Telefona baktığımda ne çektiğimle ilgili bir fikrim yoktu. Ama beğendim yani sonuçta. Nasıl bir analog ruha sahipsem neyse..

Bu geçen seneden kandırmak gibi olmasın ama.. Hiç bişey değişmemiş gördüğünüz gibi yalnızca gün batımı puslu gökyüzünü biraz saklıyor... Dumanlarda aynı yerinde haha

Bu da 2013 tarihli bir fotoğraf.. Cıvıl cıvıl ama hoşlaştığımı düşünmeyin böyle yukarılara çıkıp resmetmenin keyfine varıyorum sadece. Daha hoş.

Araya bir exo karışmış sorry. Festivalde de kuru kuru bekledim hadi çalın bilmemne. Çok ütopik bir istekti tabii ki.. okula istanbul fm gelmiş ne bekliyorsam.. Bir ara sadece türkçe pop çaldılar. Oturup somurttum full sövdüm. O hallerimi gören insanlara bir özürü borç bilirim asdf
Son olarak bu resmi ekleyip veda ediyorum. Bir dahaki festival günlüklerinde görüşürüz..

9 Mayıs 2014 Cuma

-EXO- KRIS VE LUHAN STİLİ

Dünyanın en saçma yazısını yazmak için buradayım. Eveett bugün Exodan iki üyemizin tarzlarını inceleyeceğiz. (yazar burada çok önemli bir iş yaptığını düşünüyor) Kris'in mükemmel giyimi ile luhan'ın her hafta değiştirdiği saçlarını inceleyeceğim bugün. Gereksiz işler nerde ben oradayım. Hadi başlayalım.

Ve Tanrı Krisi yarattı.. sırf şapka taksın diye. Gömleği başka birinde görsem kesin yüz buruştururumda ona yakışmış yalan yok. 
Defilelerden fırlamış mankenlere benziyor bu haliyle..  üzerindeki rengi nasıl severim bilmezsiniz. 
İlkönce kıyafete değil hep saça bakıyorum. Her resimde sarısının tonu değişiyor bir farklı güzel oluyor.  Kris ne yapsa   yakışıyor  ya da ben beğenmeye yer arıyorum. Atkısına bayıldım.. Ayrıca neden böyle moda eleştirmeni gibi konuştuğum hakkında hiç bi fikrim yok. Her yazımda farklı bir kimliğe bürünüyorum ajsj
Şapkalı halinin detaylı  hali ve hayır size eziyet etmeye çalışmıyorum..
Kris'in hava alanı stiliymiş bu. Bu çoçuk nasıl giyineceğini iyi biliyor.
 Kısaca Kris kadar coolunu görmedim.Giyiminden de bu oldukça belli.
Şimdi luhan saçları..
Sarıya yakın ama tam sarı değil. Çünkü onun civciv sarısı hallerinide gördü bu gözler
Yeşil.. olmuş mu olmamış gerçi onun tatlı geyik yüzüne her şey yakışır ama  (luhanın favori exo üyem olduğunu nasıl belli ediyorum ama)

Pembe.. favorim. Surata bak. Gözlüğü leopar ya ayrıntılara dikkat ederim adj

Sarı yakışır küçük geyiğe (ona geyik diyorum çünkü lakabı bu hatta çincesi mi korecesi mi tam bilmiyorum ama xiaolu diyorlar grup içinde)

Galaksimsi saç rengi resmen ya.. Mor desen değil pembede değil.. çoh özendim
En son şebek Luhan yine boş beleş iltifatlar dağıtmak istemiyorum etrafa..  Zor tutuyorum kendimi ama .. Gidiyorum o yüzden şimdi. Luhan ve krise iyi bakın. Ama çok sahiplenmeyin. Benim gibi  sapıtıp shiplemeyin de. krisle luhanı hayatta shiplemem. Xiumin  ve luhan  kesinlikle. Yine saçmaladım hadi görüşürüz 

5 Mayıs 2014 Pazartesi

BU HAFTA BEN..

Daha başlığı atarken iyimser bir şeyler yazamayacağımı anladım. Yoğun bir hafta geçirmememe rağmen yine de yorgunum.. Doğum günüm de geçti inanamıyorum nisan bitti. Bahar bitiyor.. yine çok karmaşık duygular içerisindeyim 20 oldum bilmemne olaylarına hiç girmiyorum taşlarsınız. Burayı da sanal günlük gibi kullanmaya başladım aman tanıtım bloğu olmasından iyidir.. neyse bu haftamın özetini resimlerle  yazmak istedim. Resimli günlük tutamıyorum bari bloğumda olsun.
Bu doğumgünüm tavşanlı hediyelerle geçti. çok sevimli değil mi ama çocuk ruhumu açığa çıkardı.
Dersi beklerken sıkıntı şekeri..
Tavşan çikolat..
Bu bitmemiş son derece özensiz taslağı koymamam gerekiyordu ama tutamadım kendimi nedense en son izlediğim hatta yazısını yazdığım k-dramayı çizmeye çalıştım hala bitmedi. Ne zaman bitecek bilmiyorum. Şu finaller bir bitsin başlayacağım milyon şey birikti. ( resimdeki erkek de yoon shi yoona hiç benzemedi ya)
Huzurlu pazar gününden...  Anlık fotoğraflardan çok hoşlanıyorum..  Düşünmeden çekilen falan  yoksa ne anlamı var sıradan bir starbucks bardağını çekmenin? bakınca  o anı hatırlatması güzel.
K- pop çılgınlığımın en son gözdesi... Sizi exo dan luhan ile tanıştırmak istiyorum.  Yani  ben bir hastalığa bulaştım sonunun  gelmesini beklerken yerine yenileri ekleniyor.. yeni şarkılarla yeni idollerle başbaşa kalıyorum. Luhanı da gözdelerim arasına almadan edemedim. Hele pembe saçlarıyla ortalıkta gezinirken... Peluş tip ya.. Şimdilerde saçları pembeden sarıya, sarıdan da kızıl kahve ye geçmiş olsa da hepsi yakışıyor bu çekik gözlü varlıklara:))
Neyse ben daha çok bahsedicem bu luhandan merak etmeyin. Ona özel yazı yazıp suyunu çıkarmaktan tırsıyorum hatta o yüzden şimdi kısa kesip gidiyorum. Festival haftasında sunumlarım var olacak iş değil ya off. (karamsarlığımı ortaya atmadan gidemezdim..)