25 Temmuz 2014 Cuma

WRECK THIS JOURNAL -1, BENTO PİKNİK -2

Merhabaaa.. Son günlerde yine yeni uğraşlar peşindeydim. Yeni aldığım ve önceki yazımda da bahsettiğim wreck this journal da bunlara dahil. Hala mektup arkadaşlığına takmış durumdayım. Şu an materyal biriktirme aşamasındayım çünkü yeni koreli penpallar buldum. Ayrıca post crossing için de durmadan kartpostal peşindeyim. Evde olunca böyleyim yani değiştiremiyorum. Bugün de 1 haftalık dinlenmemi bitirdim ve dışardaki dünyaya açıldım. ( Ne dinlenme ama geçen hafta ne yorulmuşsam market dışında bi yere gitmedim ) ırmakla ikincisini düzenlediğimiz bento pikniğimizi yaptık.(büyük bir etkinlik bu sadece iki kişilik) Bu seferki british-japan karışımıydı biraz ama çok eğlenceliydi yine.. Doğayla iç içe wreck this journal yapmak. seviyorum böyle şeyleri.. Yaprak koleksiyonu yapacağım yakında bir o eksik.
Wreck this journalın mantığı tam benlik. Amaç günlüğü/kitabı kendi stilinle mahvetmek. Mahvetmek yaratıcılığını ortaya çıkarmak için kullanılmış bir sözcük gibi.. Ne kadar eskitebilirsen ne kadar kendinden bir şeyler katabilirsen kar..  Bu kitap aldığımdan beri bende ''bugün
 ne yapsam acaba?'' isteği uyandırıyor. Sıkılmana imkan vermiyor. Çok güzel bir şey. Tam bir koleksiyoncu işi..  ne zamandır istiyordum.  Kerı Smıthciğime teşekkür ediyorum cep boy wreck this journal çıkardığı için everywhere olması daha güzel tabii
Bunu ne amaçla yaptığımı bilmiyorum. O an çay içiyorumdur aklıma esmiştir. Anlık oluşumları seviyorum. O an ne istersem yapmayı.. Daha tamamlanmamış bir sayfa ama koymak istedim.
Resim tamamen doğal olup Irmağın tasarımıdır. Yaprakları beraber bulduk.. Ne şartlarda yapıldığını bilmiyorsunuz. Yüzde yüz organik.(bunları yazarken kendimden soğudum)

En çok özendiğim sticky sayfam. Bütün stickerlarımı yapıştırmaya kıyamadım. Yenilerini alınca genişleticem bu sayfayı..
vee işte ikincisi gerçekleşen bento pikniğimiz. Valla ellerine sağlık ırmakcık capon usulu pilav milav zoğan halkası derken.... NE KADAR HIZLI YEMİŞİZ olduk. Önce-sonra fotoğrafı paylaşmayı isterdim ama şimdi yok olmaz  . Bu arada geçen Bento piknik yazımda dert yandığım chopstick skillerimi geliştirdim. Çok şükür ya bu çok içime oturmuştu. Düşünün bir yerde karşıma ''biasların gibi yemek yemek ister misin? gibisinden bir şeyler bile çıktı. Chopsticklerle karşılaştığim an allah kahretsin dedim. Bu gün fena değildim işte ırmak geçer not verdi adjfj özlü bir söz patlattım bunun üzerine '' Sonradan öğrenilen her şey geliştirilmeye açıktır'' artık nasıl dolduysam satırlarca chopsticklerle ilgili yazı yazdım. BİASIN GİBİ YE OFF.
Bu pilava nasıl kıydık hala anlamış değilim. Irmak benim için exolu pilav yapmış ya gözlerim doldu. Uzun bir süre konuşamadım. Şaka tabiiki silip süpürdük ne duygusallığı.. Ama çok mutlu oldum gerçekten. Düşünüldüğümü hissetmek beni çok mutlu ediyor..  Çok güzel.
Benden şimdilik bu kadar yeni wrecklerle geleceğim yine.. Irmakta belki açtığı bloğuna yaptığı wreckleri koyar diye umuyorum. Yazsın artık. Beklemekten soldum.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

ALIŞVERIŞ Mİ? ELDE VAR SIFIR..


Yine bir ne yapsam gününde buradayım.Bugün her zaman hayal kırıklığı ile sonlanan alışveriş rutinlerimden bahsedeceğim. Hani bir şey beğenirsin paran da vardır ama sonraya saklarsın aklında daha farklı şeyler almak vardır çünkü. Ben de işte son alışveriş günümde bunu yaşadım. Toplu bir e-bay siparişi için para biriktirmem gerektiği aklıma gelince yıkıldım.. Olaamaaz!!!  güzelim Deathly hallows tisortu orada kaldı yaa. hala ağlıyorum:(( Neyse ben zaten alışverişte şanssızım mağazalar benim geleceğimi duymuş gibi indirimlerini kaldırırlar. En sefil gezdiğim günde de yeni sezon ürünlerini çıkarırlar... Hayat, şans, kader.. Alışveriş diyince yanan beynim artık ne derseniz... Bu aralar mağazadan çok sahafcı geziyorum zaten.. Eski dergiler, kitaplar, kartpostallar saatlerce baktık geçenlerde arkadaşlarımla.. Onlarda da hayalkırıklığı. ne bulabilirim ki zaten Türkiyede key papa dair.. sıfır. Ama aradığını bulamasanda sahafçı gezmek aşırı mutluluk veriyor bana halbuki eski şeyleri sevmem (tarihi binalar dışında ) içime sıkıntı verir. Ama kitapların ve koleksiyonu yapılacak her şeyin huzuru bir başka. Yine alışverişten koleksiyon merakıma nasıl geldim merak ediyorum burdan da tutarım şimdi bütün sevdiğim grupların comebacklerini yazarım öyle bir potansiyel var içimde şu an.. Yine foto günlüğe tutunmakta yarar var çenem kapanmayacak çünkü..

Aklım hala onda..
Burada Taksimde sahafçı gezmeye gidiyoruz ve Ezgi'nin meşhur Victoria's secretinin açılışına.. Benim hiç ilgim yok da Ezgi'nin VS sevgisini duymayan kalmadı:))

Bunu arkadaşıma alacaktım. Ama durumumu biliyorsunuz .. Kendime eziyet edip duruyorum sus Bensu sus.. Alamıyosun bişey
Kadıköyde dergi nostaljisi yaptım.. Blue jeanlar, billboardlar havada uçuştu.. Hepsi Çağla'nın coldplay aşkına.. Blue jeanların bütün sayıları vardı. ben hepsine bakarken bu bende vardı , aa bu da var diyip durdum. 2005 den beri sıkı bir takipçisiydim. O dergileri attığıma şimdi pişmanım keşke satsaydım . bissürü de Blue resmi vardı dergilerde fangorlluk ruhum kabardı. Eski meski demeden okudum orada bütün blue haberlerini.. vay be!! hiç değişmemişim.. DEĞİŞTİRTİĞİM TEK ŞEY sanatçılar.. Pardon caps açık kalmış.. Heyecanlandım mı naptım 
Tünel den inince hemen karşıma çıkan bu  şirin kitapçıya bayıldım gerçekten.. 
Bu da bütün yorgunluklarımın üstüne ilacım.. Son zamanlarda evde poşet çay kalmadığı ve ben de demlemeye üşendiğim için yeşil çay içiyorum. Ferah yaa.. Kim çay demleyecek şimdi..  idollerim mi?kalk kyungsoo bana çay demle...
Bu resmi de Japan loverdan aldım. Kawaii alışveriş diye gezerken.. Çok tatlı .. Bitiriş resmin olsun dursun burada..  Yine bu aralar çok gezmelerim yüzünden asosyal uğraşlarımı aksattım. hahah en sevdiğim cümlem yeni bir wreck this journal aldım.. onu mahvetmeliyim hemen.. yaptığım sayfalara da bir post ayıracağım. Beklemede kalın.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

MEKTUP ARKADAŞLIĞI, KORECE ÖĞRENİYORUM...

Selamm...  Temmuzu yarıladığımız bir çarşamba gününden bildirmeye geldim. Son üç günde bana sıcakları bile unutturacak güzel şeyler yaşadım. Daha önceki bir yazımda da bahsetmiştim mektup arkadaşlığının güzelliğinden, Yine her seferinde diyorum ki iyi ki  ''gerçekten'' yazabileceğimiz insanlar var. Bende geçtiğimiz cumartesi sabahı uyanır uyanmaz hoş bir süprizle karşılaştım. Mektubum gelmiş beni bekliyordu. Bu heyecanı herkesin yaşaması gerektiğine inanıyorum. Çok başka bir his çünkü. Neyse yine dallandırmadan budaklandırmadan.. Fotoblog olarak devam etmek istiyorum postuma..
 Güzel bir başlangıç. 


Son bir haftadır da  Korece çalışmaya başladım. İlkönce hangıl alfabesini öğrenmeye koyuldum. Aynı resim çizmek gibi öyle eğlenceli ki.. latin harflerinden bıkmışım çok düz değil mi sizce de? .. Alfabenin içine girmeden gerçekten dünyanın en zor şeyi gibi duruyordu. Karışık, anlamsız çok farklı.. ama harfleri eşleştirmeye başladıkça öyle olmadığını gördüm. İngilizceden daha kolay olduğunu söylüyorlar.. Daha  yeniyim Korecede ama bence de Korece ile  Türkçe'nin yapısı birbirine benzediği  için İngilizceden daha kolay öğrenilmesi  mümkün. İngilizcede zorlanmamızın sebebi başlı başına grameri değil mi?  zaten. ve kelimelerin yazıldığı gibi okunmaması. Korece de bunların hepsi daha kolay. Hem de bana eğlenceli geldi. Böyle başladım işte.
Şimdilik benden haberler böyle.. Kendinize iyi bakınn..

10 Temmuz 2014 Perşembe

DREAMCATCHERS..

Merhabaaa.. bugün tek bir şey üzerine yoğunlaşacağım. Bundan sonra da arada seri yazılarımın dışında böyle tek atımlık (one shoot benim favori kelimem) konular yazacağım. ilk one shoot konum: Dreamcathers...
Dreamcathers yani rüya yakalayıcılar (Düş kapanı kulağıma hitap etmiyor da pek) ile yine bir k-drama sayesinde tanıştım. Dizide gördüğüm bu nesne beni öyle büyüledi ki bende biraz araştırdım ve bir yazı yazmayı düşündüm. Zaten  nasıl göründüğünü hepiniz biliyorsunuzdur ama ben biraz efsanesinden de bahsetmek istiyorum. Kollarda bacaklarda dövme, evlerde pencere süsü, çantalara anahtarlık olan bu güzel sembolün bir de kendine özgü hikayesi var ve bu hikayesi maddeleştirilip ticari ortama atılmasından çok  daha önemli  benim için.. Rüya yakalayıcılar aslında bir kızılderili efsanesinden geliyormuş.. Efsaneye göre bu  rüya yakalayıcılar iyi rüyalara rehberlik etmesi için kişinin yattığı yerin tepesine asılırmış.Rüya yakalayıcılar kötü rüyaları hapsedip iyi rüyaların ağından geçmesine izin verirmiş.. Ben de rüyaların gizemiyle çok ilgilenirim. o Yüzden çok hoşuma gitti.  Huzurlu bir yanı var rüya yakalayıcıların.. Rüzgarda, sallanan tüylerinin uçuşması falan.. neyse niye böyle romantikleştiysem..

İzlediğim diziden bir kare The heirs..


6 Temmuz 2014 Pazar

YAZA KATLANMANIN YOLLARI

Annyeonghaseyo!!

Bir korece selamlamam eksikti onu da yaptım ya çok rahatım.. Bir süredir sıcak havalara katlanmanın yollarını aramaktayım. Dışarısı sıcak diyip evde otursam deliriyorum.(Asliında bunun daha doğrusu dizilerim var kim dışarı çıkacak şimdi) Dışarı çıksam bir türlü, iki adım attığımda ter içinde kalıyorsun.. Nefretlik bir durum. Yaz oldu mu ülkeyi terk edip yağmurun ve soğuğun olduğu bir yere kaçıcam artık yetti:( Paris olur londra olur ahhh... Neyse ben de bu böyle gitmez her gün sıcağa küfredip duracağım mı diyip, dizi izlemek dışında farklı yollar aramaya başladım. Dizi izlerken zaman mis gibi geçiyor ama gözlerim küçücük kalmış aynaya baktığımda şok oldum geçen gün. Şok oldum derken tek tepkim şu oldu: ''İnanmıyorum gözlerim sanki biraz küçülüp çekilmiş mi?? Aynı koreliler gibi yaşasınn'' Tam bir ibretliğimn...  Şimdi de kendi tarzımda bir kaç şey yazıcam buraya kim bilir yin ne abukluklar yapıcam allah bilir..
1-Yaz atıştırmalıkları: Dondurma, pancake, kahve
Ne kadar boğazıma düşkün olduğumu biliyorsunuzdur artık. Özellikle tatlı, kahve ve o tarz şeyler yazın da en işime gelen tarafı dondurma ve buzlu kahveler... sadece bunlar için bile seni sevebilirim yazz..



Dondurma yerken reelim..
2- Etkinliklere katıl
Bana kalsa etkinlik dediğim şey basit bir şekilde filme gitmek bile olabilir.Hem ne güzel sinema salonu sopsoğuk olur şimdi mantığıyla ama işi bu kadar basit tutmamak lazım. Benim etkinlikle kastettiğim biraz farkındalıkla, sosyal sorumlulukla ilgili faaliyetler geçenlerde arkadaşımla lgbt pride yürüyüşüne katıldık. O kadar renkli, eğlenceli, müzikli bir yürüyüştü ki, polis dibimize girse bile gölge düşüremedi( hayret)


 

Yürüyüş bir nevi kıyafet balosuydu. Rengarenk insanların güzel dünyası.. Her zaman yanınızdayız.
3- İlgi alanlarına yönelecek zaman fazlalığının olması    

3 ay gibi bitip tükenmeyen bir zamandan bahsediyoruz. Her günüm acaba bugün ne yapsamda çöpe gitmese diye düşünmekle geçiyor. Bende dışarıda vakit geçirmediğim zamanları, evde kolaj yaparak geçiriyorum. Bazen resim yapıyorum bazen de durum yazıları yazıyorum. Sonra okuduğum da ya '' ne berbat bir haldeymişim'' ya da '' ne mutluymuşum'' falan diyorum ikincisi pek olmuyor ama neyse... Genelde mutluyken yazı yazmam çünkü.. 

    



ve son olarak maddeleştirmeyeceğim bir şey daha var.. instagramda bir kızdan görüp özendiğim k-pop odası yaratma çalışmalarım sürüyor.. bu en son ki hali :))
 
Benden şimdilik bu kadar.. Bir sonraki yazımda görüşürüzzzz..