28 Şubat 2014 Cuma

NERELERDEYDİM??

Merhabaa... Teknolojik aksaklıklardan dolayı kaç haftadır yazamadım.. resmen ''black three weeks'' diye tabir edeceğim zor zamanlar geçirdim. Teknoloji o kadar hayati bir organım haline gelmişki gerçek kişiliğimi ''analog'' yaşam tarzında gördüm.. Sadece benim görmem ile sınırlı kalsa iyi olacak gibi duruyor.. Ayrıca her zaman bilgisayarın başında dura dura kilo alıyorsun derler  ya hiç de öyle değil asıl teknolojisizlikten sıkıla sıkıla yemek yedim.. Fenaydı.. neyse  konuyu yine dolandırdım durdum.. O kadar lafın arasında blogger yaşamımı ne kadar özlediğimi de yazmamışım onu da söyleyeyim de unutmadann:) Neyse esas gelelim bu kadar zaman neler yaptığıma... Okul yaşantımda sosyallikten ölüyorum desem tabiiki yalan söylemiş olurum.. Neredeyse dönem bitiyor ben hala aynı havadayım... Acaba bugün ders çalışmamak için ne yapsam? off zaman geçmiyorki... Hele havalar da kış mevsimi ile uzaktan yakından ilgili olmayınca milyon tane kahveli- sahil yürüyüşü planları yapılıyor... Nereye gitsem ne yesem? diye diye hafta da bitiyor.. Ama bugünden  tezi yok defterlerimi alıp üniversite öğrenciliği moduma döneceğim... Ayrıca müthiş büyük planlarım için para biriktiricektim hatırlarsanız.  Her gün yeni bir şeyler eklendiği için biraz eve kapanmam gerekiyorr.. ( iyi iyi temmuz havaları bitti çok şükür)  ek olarak her blog yazamadığım gün de yeni bir şey yaptım. Hiç dizi izlemedim ve kolaja merak sardım.. analog fotoğrafçılık hakkında yeni bilgiler edindim. Kahvecilerde yanıma defter almadığım zamanlarda peçetelere çiziktirdim.. ve her canım sıkıldığında uyudum böyleydi benim bloggerlığa  ara verişim..
 

Nasıl yaratıcı ya gözlerimi yaşarttı:)) Bir potterhead olarak kesin yapmalıyım..  Artık nasıl tepki alırım bilemem ama aklım kaldı resmen..  The boy who lived.. her zaman benimle
Hayatımın vazgeçilmezleri...  sahil ve kahve yanına her zaman yenmemesi gereken donut, hello kitty cafe den aldığım sevimli kurabiye.. ve yeni keşfettiğim edebiyat dergisi.. hello kitty cafeye de gidebildim sonunda... kendimi kaybettim. Bu kadar tatlı olamazdı..
Neyse benden bu kadar şimdilik.. uzun süreli ayrılışıma daha uzun yazarım diye düşünüyordum ama  böyle oldu.. hadi görüşürüzzz ( Yıllar oldu yazmadı)

9 Şubat 2014 Pazar

JE T'AIME PARIS..

Her şey güzel bir kafe ortamında  en yakın arkadaşım ile hayal kurarken başladı. Başta sadece adı üzerinde hayaldi. Ama sonra kulağa sanki gerçekmiş gibi gelmeye başladı. Ama işin garibi benim hayalperestliğimin böyle işlememesi..Hayaller gerçekleşmeyecekleri için güzeldir bir bakıma, anlık bir şeydir ve mutlu eder. Gerçekleşme sürecine giren şeyler zaten gerçektir. Bir plan oluşturduktan sonra hayal edersin onları kısıtlıdır da aynı zamanda.. Bu aralar her hafta ayrı bir şeye sarıyorum. önceki hafta da japon kültürü ile ilgiliydim. şimdi ise paris.. Tek sabit hayalim Londra. Yakın bir zamanda da gideceğimi sanmıyorum ya neyse.. Beynimin bir köşesinde durup mutlu ediyor, plansız programsız ne güzel....  Hep papağan gibi söyleyip duruyorum ama anlık olaylar daha güzel. Birinin sizi arayıp hadi biraz hava alalım demesi gibi ( bunu parisle özdeşleştirsem çok komik olurdu) Hadi kalk Bensu parise gidiyoruz.  Neler vermezdim be!
  
 Klasik Paris güzellikleri, kruvasan, makaron, ünlü fransız şarabı ve peynir çeşitleri..  ve birde sıcak çikolata..  Bunların hepsi beni büyülemeye yetiyor.. ( company dergisinin paris sayısı bu sevgimin üzerine gelmiş gibi)
Biraz araştırdım , dergileri karıştırdım.. Önceden bildiğim klasik paris'in  ilerisine gitmek istedim. Her zaman böyleyim. Kafelerinde oturdum zihnimde.. Gitmeden yaşayamazsın oranın ruhunu diyenlere inat  gitmiş gibi yaparak istediğim şeyleri hissedebiliyorum. Ne var yani sen gidemezsen orayı kendine getirebilirsin. Şaşırtıcı derecede gerçek hissettiriyor.. Kahve içip kruvasan yerken biraz hayal kurmanın ne zararı var ki??
     
Benim kahve ve kruvasan kahveltım. Ders çalışırken çekmiştim. Ne yapalım burada bu kadar oluyor
Bu da son derece basit bir kolaj çalışması, o an istediklerimin bir resimde toplanmış hali.. Paris'i eiffel kulesinden ibaret sanmak kulağa çok itici gelse de benim de her insan gibi en hayranlık duyduğum yapı o. Bütün duyguların mimarida buluştuğu bir yapı o seviyorum. Altta  biz. Üsste de bir yerden aldığım ve kendimize benzettiğim iilüstrasyonumsu resim.
  
Yaklaşık bir haftadır bir karar aldım. Bu hayalim için para biriktireceğim. Bir paris para biriktirme kutusu yaptım ve elime geçen bozuk paraları veya gezmelerimden artan paraları oraya atmaya başladım. Ve tabiiki bu hayalim doğrultusunda daha az gezmeye de karar verdim. Gezmelerimden artan parayı koyacağım dedim ya utandım.. Biraz fedakarlık Bensu.
       
Canım iki güzel şehir ya.. Bu yazım da böyle oldu. Paris'i benim gözümle yazmak istedim. Klişeye kaçtıysam affola.. Şimdilik elveda ama geri geleceğim tabii ki..
Kahvemi içeyimde erken uykum gelmesin. Yarın da okul var uyanmam zorlaşsın. Ne güzel ne güzel..

6 Şubat 2014 Perşembe

BAŞLANGIÇ: TATİL MODUNDAN KURTULMAYA ÇALIŞMAK.

Selamm.. Ben herkes tatildeyken dün ilk dersine girip bugün uyanamayıp okulu asan o kızım. Şaka maka millet tatil yaparken derslere girmeyi hiç istemiyorum ya. Tabii ben tatildeyken finallerine çalışan insanlara çok acıyordum. Bak şimdi ne oldu? Her güzel şeyin bir sonu vardır diyip mutsuzluğuma geri dönüyorum.
Bende her şeye inat  yeni kitaplar alip moduma devam edeceğim. (Konuyu başlığa uyduramama sorunsalı)
              
Elveda güzel hayat, Merhaba adını ingilizceden türkçeye çeviremediğim dersler..

Ayrıcaa dün kadıköye mektubumu atmaya gittiğimde her zaman kalbimde eşsiz bir yeri olan penguen'in ne zamandır istediğim bir kitapta indirim yaptığını gördüm. Noel baba'dan mektuplar.. Tolkien'in çizimleri, her yıl noel de oğullarına gönderdiği mektuplar gerçekten büyüleyici.. Kitabın öyle bir havası varki, okurken bir dağ evinde şöminenin sıcaklığını hissediyormuş gibi bir ruh haline giriyorum. Noel baba sürekli kuzey kutbundan bahsetse bile.. Neyse öyle işte yine bir hayal dünyasına daldım gittim.. Noel ışıkları, kitabın ciltli sert kapağı bana bir an İÇİNDE BULUNDUĞUM durumu unutturdu. Ben biraz daha okumaya gidiyorum şimdi hoşçakalın.(Yazar güya tatil modundan kurtulmaya çalışıyordu. Ama nerdeee)
        








3 Şubat 2014 Pazartesi

TATİLİN SON GÜNLERİNDEN..

Bunlar son isyanlarım. Yakında siz de ben de kurtulacağız. Bir başlasın şu dersler ben bir sıkışayım... Düşündükçe büzülüyorum. Sabah zaten zaman geçsin, bir neler oluyor diye bakmaya gittim okula, bıraktığım gibi duruyor. Şimdilik zararsız. İlk haftanın kibarlığı ama sonraaa.. Tamam tamam susup başka konulara geçiyorum.

Kitap ayracımı çok sevdim.. Normalde dışarıdan hiç almam  en güzeli elde yapılanlardır diye düşünürdüm ama buna ne yazık ki karşı koyamadım.
Bu günler boşa gitmesin diye tatilin son alışverişini de yaptım. Çok pozitifim bu aralar hiç hayra alamet değil ama neyse.Sinema da ekledim üzerine. Karlar ülkesi filmine (frozen) gittik lise arkadaşım ile ne zamandır görüşmüyorduk buradan kulaklarını çınlatayım.. Kardelen bir animasyon filminde ağlayarak yine farkını ortaya koydu. Ama çok sevimliydi film ya.. Kayıp balık nemodan beri bir animasyon filmini sinemada izlememiştim. Yani anlayacağınız bayağı olmuş...  Kışın bu kadar gezmezdim ben ne oldu diye düşünüyorum. Bir gözüm döndü  bir şey oldu bana.. Yarın da geçsin de kendimi eve kapatıp ''soğuk hava'' playlisti yapıp film komasına gireceğim hahaha özüne dön Bensu aynen böyle..
Bir dizi yazısı daha yazmayacağım korkmayın  ama sadece bir süreliğine tabikii:))
Yine kısa bir yazı oldu.. Geri geleceğimmm..
sevgileeerrr..



2 Şubat 2014 Pazar

PAZAR UYUŞUKLUĞUNDAN NASIL KURTULUNUR?

Sıradan bir gündü. Canım hiç bir şey yapmak istemiyordu. Sadece  tuhaf tuhaf bilgisayarın ekranına bakıyordum. Ama sonra olmaz dedim pazar gününün bu kadar sevimsiz olması benim boş boş oturmamı gerektirmiyordu. Bunun üzerine kendimi zar zor dışarı çıkardım. Yasemin ile sahile gittik.Fazla oksijen gözümüzü döndürdü. Evde zombiye dönüşmüşüz de haberimiz yok. Hava da epey soğuktu. Ama iyi geldi. Üşümeyi seviyorum. Düşüncelerimi dinçleştiriyor. Öyle  yaz sıcağında olduğu gibi pelteleştirmiyor...


Sahil havası, güneşin aydınlattığı  deniz manzarasıyla yürümek beni kendime getirdi
Kahvesiz de olmazdı tabiiki.. Kahve her zaman yanımda.. uykusuzluğumda, canım sıkıldığında, alışverişte, ders arasında.. kahve olmadan ne yapardım bilmiyorum.
 karanlık resimler en favorim
Bugün pazarın sevimsizliğinden bunlarla kurtuldum. cumartesi gibi pazardı valla. Sahte güneşiyle keyifleriyle güzeldi.. Karanlıkta belli belirsiz tiplerimizle elvedaaa..