3 Mart 2015 Salı

NE VAR NE YOK: KADIKÖY TURU VE FAZLASI

Merhaba diyeceğim ama hiç iyi değilim dostlar... Bu aralar dört bir yanımı endişe, sıkıntı, ve ödevler sarmış durumda... Üstelik bir de dişimin kanal tedavisi. Bir şeyler yiyorum ama ne yediğimden anlıyorum ne tat alabiliyorum. Zaten olmayan mutluluğumdan bir de yemek zevkimi alırsanız geriye ne kalır ki? ACI.
Neyse geçen haftanın berbatlığından sıyrılıp bu haftaya güzel bir başlangıç yapayım dedim. Ne bileyim biraz pozitif düşünce, yeni şarkılar, yeni uğraşlar ve projeler biraz daha hareketlendirebilir beni. Her zamanki gibi sadece düşünüyorum hiçbir şey yapmaya halim yok. Kalk ve harekete geç diyorum kendime defalarca.. Bunu söyledikten sonra tek yaptığım okula giderken başka bir yolu kullanıp biraz daha fazla yürümek oluyor.
Bence benim biraz değişikliğe ihtiyacım var. (hiçbir şey değişmedi) mekan değişikliği gibi mesela? O yüzden erasmus fikrinden vazgeçmeyeceğim.
Birkaç ağrılı sızılı günden sonra nihayet kendimi toplayabildim. İşlerimi, projelerimi yapmaya koyuldum. Geçen arkadaşıma gittiğim gün yine bir Harry Potter krizimiz patlak verdi. Başka bir şey olsa asla kaldıramayacağınız biz,  sadece bunun için kadıköy yollarına koyulduk. Ezgi'ye zaten harry desen hemen çığlık atmaya başlıyor. Neyse bunları burada söylememden hoşlanmaz adjfkgkglg
Şimdi bana çok uzun gelen yazımdan fotoblog'a geçiş yapıyorum;

Gerekli şeyler ikinci evim gibi..Bir girdim mi mangaların, ansiklopedilerin, türlü türlü koleksiyon eşyasının arasına kolay kolay çıkamıyorum. Ve öyle güzel nadide parçalar bulunuyor ki fotoda elimde gördüğünüz Potter'ın büyülü dünyasına ait ansiklopedi gibi... Asalar, atkılar.. Mangaların hepsine sahip olabilsem keşke ah ah..
Bu da bizim Hedwigimiz işte. Taa nerelerden gelmiş. Buraya kuruluvermiş. Küçük Hedwigimizin yapmayı en sevdiği şey moda dergileri okumak fkdfkf
İyi saçmaladım. Bu baykuş minyatürü Nezih kitabevinde gördük. İçimiz gitti.
Hayatımın en güzel Bambili defterini buldum. Ama kader bizi ayırdı. Gerçekten o an yanıma nakit almadığım için sağa sola tekmeler fırlatmak istedim. Bu arada ben defterlere çok zor şartlar altında baktım. Çünkü girdiğim nezihte ''Kaderimin yazıldığı gün'' adlı dizinin çekimleri yapılıyordu. Hani Muhteşem Yüzyılda Şehzade Mehmet vardı ya onun yeni dizisi.. Ay nasıl anlatacağımı şaşırdım..Farketmeden çekimin ortasına atlamışım. Pardon diye diye uzaklaştım. Onlar yüzünden defterlere iyi bakamadım kızgınım.
Dişinden dolayı katı yiyecekler tüketemeyen Bensu'nun dramı bu arada Taylor'un neredeyse eskiyen albümü 1989'u aldım. Dinledim Speak Now'dan daha güzel ama bir RED değil. O benim için hep en iyisi olarak kalacak. 
Tabiiki ne kadar acı çeksem de o kahve içilecek. Klasik kural..
Tükenmişlik sendromuna yakalanmamın sonu... 150 sayfanın raporunu yazarken bu hale geldim. Neyse bu haftayı da atlatalım. vizeye kadar kendime düzen vericem bir şekilde ama canım sürekli yeni yerlere gitmek kitap, okumak,fanfic okumaktan başka bir şey istemiyor.. burayı da iyice yakınma defterine çevirdim. Neyse buraları geçiniz. Fazla depresyon içerir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder