19 Ekim 2015 Pazartesi

DÜNYANIN EN UZUN YOLCULUĞU


Merhabaa bugün (yani geçtiğimiz perşembe oluyor) ödev vesiylesiyle gittiğimiz konferansın nasıl uzun bir yolculuğa dönüştüğünü anlatacağım. Gerçekten hayatımın en uzun yolculuğu olarak tarihe geçti...Giderken çok fazla bir sorun yok gibiydi. Okuldan tek otobüsle  Harbiye'ye ulaştık sonra oradan konferansın olacağı Hrant Dink vakfına yürüdük... Tabii kıtı kıtına yetiştiğimiz için bir şey yiyemedik ve açtık. Aç olduğum zaman insanların yanında bulunmamaya özen göstersemde bu sefer olmadı.Neyseki  katılımcılar için  hazırladıkları ikramlar imdadımıza yetişti. Tabii ilk gördüğüm kahveydi... KAHVE Mİ O?



Konferans yediye çeyrek kala başladı sekiz buçukta bitti. Konferansın sonlarına doğru aklımızda tek bir düşünce vardı.. Evett, şimdi nasıl döneceğiz bakalım? Başta bu kadar efsane olacağını bilmediğimiz bir yolu denemeye karar verdik. Taksime yürüyüp oradan metro ile Kabataşa geçip vapurla Kadıköy. Ama işler hiç de istediğimiz gibi gitmedi. Taksime kadar eril bir zihniyetin içinden biraz olsun medeniyete ulaşmaya çalıştık. Yolda yürümeye çalışan bir insana laf atma içgüdünüzü... neyseki bir ara kendimi düzinelerce çekik insan içinde bulunca  her şeyi unuttum. Şok halinde peşlerinden süzüldüm..
Yolda bir de hala arkadaşıma ''Elinin fotoğrafını çekebilir miyim'' diyorum.


Taksimde biraz oyalanıp metroya bindik. Kabataşta inip vapurlara doğru yürüdüğümüzde sonuncusunun dakikalar önce hareket ettiği gerçeği yüzümüze çarptı. Sanki tek çaremiz oymuş gibi yıkılmıştım.  Gece deniz sefası hayallaerimin üstüne bir soğuk su pls.
Otobüslere yürüyelim dedik BEŞİKTAŞA... Her zaman o yola bayılmışımdır. Dolmabahçeden upuzun, yemyeşil huzur dolu.. Ama saat 21:45 i gösterirken  ve ben ayaklarımın ucunu bile göremezken bunun tadını çıkartmam beklenemezdi tabii.
 Bir şeyler atıştıra atıştıra o yolun da sonuna geldik. Otobüslere vardığımızda hala rahatlayamamıştım. Birazdan evimdeyim (yani kadıköy)diye mırıldanırken kulağımıza gelen haberlerden 110un geçmediğini öğrendik. Bir kez daha dünyam başıma yıkıldı ve acaba sabahlayacak mıyız düşünceleri beynimde uçuşmaya başladı.Grupça düşünüp taşınıp otobüs-metrobüs- sonsuz yürüyüş şeklinde bir yol izlemeye karar verdik. Sonsuz yürüyüş diyorum. Çünkü merdiveni asansöre tercih eden ben bile hayatımda bu kadar bir yerden bir yere yürümemiştim kvlvllş
Öyle de yaptık. Otobüsle zincirlikuyuya geçtk, Orada ben beynimin kaynamışlığından metrobüs istasyonlarını karıştırdım. sonra Söğütlüçeşmede inip Kadıköye yürüdük.
Oh lala.... felaket yorulmuştum. Bunu yolda hiç hissetmedim fakat yatağa yatınca her bir kemiğim birbirinden bağımsızca hareket etti.
Yine de eğlenceliydi diyebiliyorum. çünkü öyleydi kglggş
ERTESİ GÜN DERSE DE KALKAMADIM..
Neyse umarım sonuna kadar yorulmayıp okumuşsunuzdur...... (%1.123456)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder